10 Kasım Cumartesi sabahı, saat 7:30’da Dolmabahçe Sarayı’na varmış bulunuyordum. İzmir Marşı okuyan ilkokul çocukları, yürümekte güçlük çeken azimli yaşlılar, her yerinde rozet ve bandana bulunan insanlar. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye bağıran insanlar. Evet, bende Mustafa Kemal’in askeriyim. Tamam, ben de rozet ve envai çeşit aksesuar takıp geldim. Hatta bunlarla bir güzel fotoğraf çekildim, Instagram’a fotoğraf ve hikaye attım. Peki bunlar yeterli mi ?
9:05’de saygı duruşunda durduktan sonra, 9:20 civarında orta yerde andımız okuduk ve saraydan ayrıldım. Baktım ki, Fox TV muhabiri ve kameramanı ortalıkta dolaşıyor. “Neden bir röportaj vermeyeyim ki ? Konuşmuş olurum” diye düşündüm. Konuştuğum konu, yukarıda bahsettiğim konu. Tabi sabah ya da akşam haberlerinde beni yayınlamamışlar, ona da üzüldüm, bu da ayrı konu.
Biz gerçekten, rozet takarak, Atatürk fotoğrafı paylaşarak, Atatürkçüyüm diyerek, Atatürk’ün göstermiş olduğu yolda, gösterdiği vizyon ve hedefe yürüdüğümüze inanıyor muyuz ?
Atatürk’ün gösterdiği yol, törenden törene Instagram’da hikaye ya da fotoğraf paylaşmak değil. Atatürk’ün gösterdiği yol, hangi işi biliyorsan o işi en iyi şekilde yapmaktan ileri gelir. Eğer yazılım geliştiricisiysen, en iyi yazılımı yapma yolunda çaba sarfetmektir. Eğer doktorsan, bir insanı iyileştirebilmek, onu iyileştirdikten sonra hastanın yüzündeki gülümsemeyi görebilmektir. Göremesen bile, emek sarfettiğini bilmektir. Eğer temizlik görevlisiysen, her yeri ne kadar temiz yaptığının farkında olup akşam yatağında huzur dolu bir şekilde uyumaktır. Gerçek vatanseverlik işte budur.
Vatanınını en çok seven, görevini en iyi yapandır.
Toprağın bol olsun Atam..