IZQ Girişimcilik Merkezi’nde “Networking” Anlattım

Dün IZQ Girişimcilik Merkezi’nde İzq Genç ekibinin düzenlediği etkinlikte, konuşmacı davetlisi olarak İzmir ve çevre üniversitelerden gelen katılımcılara çevre yapmak, bağlantı kurmak ve insan yatırımı konularında görüş ve tecrübelerimi anlatmaya çalıştım. Davetleri ve emekleri için İzq Genç ve İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi ekibine, katılımları, soruları ve birebir davetleri için katılımcı arkadaşlara çok teşekkürler.

https://www.linkedin.com/posts/kabakciemirhan_d%C3%BCn-i%CC%87zq-gen%C3%A7-ekibinin-d%C3%BCzenledi%C4%9Fi-etkinlikte-activity-7170005949422657536-RGke?utm_source=share&utm_medium=member_desktop

Mevlüt Dinç Hayat Bir Oyun Kitap İncelemesi – Türk Oyun Sektörünün Efsane İsmi

Hayat Bir Oyun kitabı, Türk oyun sektörünün öncüsü Mevlüt Dinç tarafından kaleme alınan bir otobiyografi eseri. Benim gibi hayatını oyuna adayan insanlar için bir başucu kitabı. Karadeniz’in bir köyünde başlayıp 80 darbesi yıllarında yaşadığı üniversite macerası sonrasında türlü maceralar ve olaylar sonucu yaptığı bir evlilik ile İngiltere’ye taşınıyor. Eşinin İngiliz olmasıyla ve Türkiye’de darbenin, aile sorunlarının çok fazla görülmesiyle başlayan İngiltere serüveni, fabrikada çalışırken Dinç’in bir arkadaşının ona ZX Spectrum konsolunu vermesiyle oyun programlamaya doğru evriliyor. Sonrasında, hayatında neredeyse hiç oyun oynamayan Mevlüt Dinç, İngiltere’nin, hatta dünyanın en iyi oyun programcılarından oluyor ve dünyaya adından söz ettiriyor. Şimdilerde adından sıkça bahsettiğimiz Ubisoft, Activision gibi şirketlerle beraber ortak işler yapıyor.

Daha sonra ise Türkiye’ye dönerek Türkiye’de oyun sektörünün başlangıcını yapıyor, yeni bir pazar oluşturuyor.

Ekim 2002 Dual Blades, Türkiye’den dünya pazarına ihraç edilen ilk profesyonel oyun mesela.

Sürekli proje yapmaya çalışıp sürekli önüne konulan bir engel. IKV ile oyuncuları kazanmış ama desteksizlikten dolayı başıboş bırakmak zorunda kalmış bu süreçte.

Şehir modellemeden eşzamanlı büyük çevrimiçi oyun düşüncelerine kadar Mevlüt Dinç şimdilerde popüler olan her şeyi ta o zamanlardan, 2000’li yıllarda yapmaya başlamış. Hatta günümüzün Rocket League oyununu taa 90’larda yaptığı oyunla aynı konsepti yapmış. İlerigörüşlülük bu işte. Ama IKV ve I Can Football dışındaki çoğu projesi maalesef önüne engel konulduğu, vizyoner insanların elinden geçmediği ve boş toplantılarla vakit kaybedildiği için gerçekleşmemiş. IKV ve I Can Football ise sonradan başıboş bırakıldı mecburen.

Türk oyun sektörünün baş ismi, Türkiye’nin ilk oyun ihracatçısı, Dijital Oyunlar Federasyonu kurucu başkanı ve Türkiye’nin yurtdışına satılan ilk oyun şirketinin kurucusu. Türk oyun dünyasında ilklerin adamı Mevlüt Dinç’in Ordu’da başlayan hikayesinin İngiltere’de şahlanması ve bu tecrübenin Türkiye’ye gelip bir sektörü nasıl oluşturduğunu görüyoruz. Çocukluğundan o yılları, gençlik yıllarında yaşadığı türlü maceraları, oyun sektörüne girişinin ilginç hikayesini bu otobiyografide görebilirsiniz.

Hayatını oyuna adamak isteyen her gencin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Bir Dijital Göçebenin Üniversite Defteri / Mezuniyet Sonrası Rapor ve 5 Yıl Özeti

Merhaba dostlar! Hoşgeldiniz. Bu yazdığım blog aslında bir rapor niteliği taşıyor. Öyle ki, 2018 Eylül ayında başlayan üniversite hayatımdan bu sene mezun oldum. Dile kolay 5 sene ve bu 5 sene içerisinde birbirinden farklı birçok deneyim elde ettim. Bu yüzden, bu yazıyı hem bu deneyimleri aktarıp kendine bir yol arayanlar için, hem rapor maiyeti taşıdığı için, hem bir algoritma çizmek için, hem de geçmişi görüp geleceği yönlendirebilmek için yazıyorum. Bu yazıda bahsedeceğim hiçbir program, kuruluş, topluluk, şirket ve insan, burada reklam olarak barınmıyorlar, hayatımda yer edindikleri için onlardan bahsedeceğim. Tabii benim girişimcilik ve yazılım maceram 2018 öncesi başladı, o yazıları da blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Neden YTÜ ve Neden BÖTE?

Şimdi öncelikle şundan bahsetmeliyim ki, benim YKS sıralamam hiç iyi gelmedi. Ben Aydın Ortaklar Fen Lisesi mezunuydum, son sene yurtta beraber çalıştığım neredeyse tüm arkadaşlarım ilk 50.000’lere girmişken, benim sıralamam tam 128.000’di. hatta ben yanlış okuduğumu düşünüm 12800 falan sanmıştım. Ama o iş öyle değildi tabii ki.

Sıralamamı öğrendiğimde çok sinirlenmiştim, hafif bir baygınlık da geçirmişim. Sonrası ise tamamen stresti. Tüm tanıdıklarım, rehber hocalar, hatta fikir aldığımız uzmanlar bile mezuna kalmamı söylüyordu. Bu puan ile hiçbir yere gidemezdim. Mezuna kalmalıydım.

Sonra ise, hayatımın en cesur ve belki de en iyi olduğunu düşündüğüm kararını verdim. Mezuna kalmadım. Tercih döneminde, sırf adında bilgisayar var diye “Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi”, kısa adıyla “BÖTE” bölümünü yani bizim bildiğimiz noktasıyla bilgisayar öğretmenliğini yazdım. Çünkü bu bölümün içinde teorik eğitim derslerinin yanı sıra programlama dersleri de bulunuyordu.

Okul tercihim sırasında tek bir prensibim vardı, okul İstanbul’da olmalıydı. Taşı toprağı altın derler ya, o zamanlar gözümü İstanbul’a feci dikmiştim, Ramiz Dayı’nın Haydarpaşa’ya ilk inişi gibi🙂

Bölümümü ve okulumu tercih etme sebebim buydu. 5 ya da 6 tercih yapmıştım yanlış hatırlamıyorsam, ODTÜ hariç tüm yazdığım okullar İstanbul’daydı. En son tercihim olan Yıldız Teknik Üniversitesi geldi. İyiki de geldi. İyiki burada okumuşum diyorum. Neyse efenim, devam edelim.

Hazırlık Dönemi

Ekim ayında okulum başlıyordu fakat hem yerleşmek, hem de gitmek istediğim etkinliklere gitmek için Eylül ayında İstanbul’a taşınmıştım. Fatih’te bir yurtta barınmıştım ilk dönem. Ailemle hem yerleşmeye, hem gezmeye gelmiştik, sonra onlar İzmir’e dönmüştü ve benim İstanbul maceram başlamıştı.

İstanbul’a gelmeden önce çok fazla etkinliğe kayıt olmuştum. Bunlardan birisi Arya Women topluluğunun düzenlediği “Erkekler Konuşuyor” etkinliğiydi. Arya Women ile ilk temasım bu etkinlikte, 19 Eylül 2018 tarihinde olmuştu.

Bu sırada, etkinlik dışında da bir arayış içerisindeydim. Bu da tabii ki işti yani deneyim elde etmek istiyordum. Bu açığımı da Yıldız Teknopark’ta Kuluçka Merkezi’nde gidermiştim. Sürekli orada bulunarak, Excel işleri, getir götür işleri yaparak Teknopark ortamını tanımış, şirket kültürlerine adapte olmaya çalışmıştım. Tabii Yıldız Teknopark serüvenim Şubat’a kadar sürmüştü, çünkü orada çok fazla çalışıyordum ve arkadaşlarımdan, üniversite ortamından mahrum kalmak biraz canımı sıkıyordu. Ayrıca deneyim elde ediyordum evet ama sadece deneyim elde ediyordum. Başka hiçbir kârım yoktu bu işten. Zarar faydadan daha çok olunca ben de zaten hiçbir resmiyetle bağlı olmadığım kuluçka merkezini bıraktım. Her şeyin dozu önemli tabii.

Bu sıralarda etkinliklerden etkinliklere koşturup duruyordum. Bu etkinliklerden biri olan e-Forunders için bir blog yazısı da yazmıştım, buradan okuyabilirsiniz. 2018 güzünden size birkaç fotoğraf bırakmak istiyorum katıldığım etkinliklerden:

Okulun ilk gününden bir hatıra da bırakmak istiyorum:

Devam edelim.

O zamanlar benim bir projem vardı, Ataforum diye. Ataforum, benim girişimcilik hayatımdaki ilk göz ağrımdır. Geçmişi 2015’e kadar dayanır, tarih ve Atatürkçülüğü anlatan bir platformdu Ataforum. Mert (ERGÜN) arkadaşımla birlikte kurmuştuk. Blog sitesinden mobil oyununa, Youtube kanalından (ki hâla silmedim burayı, bu linkten inceleyebilirsiniz:) her şey vardı içinde. Sonrasında bu proje pivot oldu, başka projelere evrildi ama onlardan şimdi bahsetmeyeceğim, sırası gelecek.

Sonra ise İstanbul’daki ilk girişimcilik topluluğum olan Bir İşe Giriştik topluluğunun bir parçası oldum. Hatta çok iyi hatırlıyorum mülakatımı çok sevdiğim Baran abi (Baran Somaklı) yapmıştı. Bu topluluk ile yapmadığımız iş kalmamıştı, ayrıca yeri bende çok ayrıdır ilk topluluğum olduğu için. Günlüğümü takip ederek yazıyorum bu blogu, o yüzden yeri geldikçe bahsedeceğim.

Okulumun öğrenci kulüplerine de bu sırada kaydolmuştum. Bu kulüplerden en önemli tuttuğum ise Sosyal Sorumluluk Kulübü’ydü. Çünkü orada, huzurevlerine geziler düzenleyen bir projenin Esma arkadaşım ile birlikte başındaydım, ve bu bana müthiş bir deneyim katmıştı. Aynı zamanda o yaşlı insanlarla birlikte olmak, beraber müzikler, türküler söylemek harika ve inanılmazdı. Aşağıdaki bağlantılarda Bir İşe Giriştik ve TOG Sosyal Sorumluluk Kulübü hakkında yaptıklarıma bakabilirsiniz:

Ayrıca bu aralar çok kitap okumuş olmalıyım ki 2018-2019 tarihlerinde oldukça fazla kitap yazısı girmişim siteye. Bu yazılara da blog sayfasından veya arama çubuğundan erişebilirsiniz.

Devam edelim.

Kasım’a doğru girerken içinde bulunduğum bir topluluk, deneyim kazandığım bir teknopark, katıldığım etkinlikler ve pek tabii bir üniversite hayatım vardı. Hazırlık okuduğum için öğleden sonralarım boştu, bu yüzden öğleden sonralarımı arkadaşlarıma, işe güce ayırabiliyordum. Her zaman dediğim gibi hazırlık dönemim benim üniversite hayatımın öğrencilik değerlendirmesinde en iyi dönemimdir.

Bu aralar yazmayı da çok seviyordum. Gerçi yazmayı her zaman çok sevdim ama kağıt kalem olarak ciddi günlük tuttuğum dönem bu 2018-2019 dönemiydi. Hatta pandemiye kadar yazmıştım, pandemi de bırakmıştım. Sonra bir daha ajanda almadım, bu iki yılın ajandasını da kütüphanemde ölene kadar tutacağım.

Aşağıdaki sayfada yukarıda bahsettiğim katıldığım etkinliklerin bağlantısını bulabilirsiniz:

https://emirhankabakci.com/category/genel/page/23/

Katıldığım etkinliklerde ayrıca kendimi ve projem Ataforum’u anlatmaya çalışıyordum.

Bu arada Ataforum’u merak edenleriniz için aşağıdaki yazılarda detaylardan bahsettim:

Ataforum Makale

2018 Güz’ü boyunca katıldığım etkinlikler ise aşağıdaki bağlantıda yer alıyor:

https://emirhankabakci.com/category/genel/page/22/

https://emirhankabakci.com/category/genel/page/21/

Arada söyleyeyim, aktif rol oynadığım ama çok fazla zaman geçmeden çıktığım kulüplerden biri de BEST kulübüydü. (Board of European Students of Technology). Çıkmamın nedenini söylemeyeyim ama kulüp yurtdışı fırsatı açısından gerçekten iyi bir öğrenci kulübüydü.

Bu sıralar Blockfellow gibi Blockchain etkinlik ve topluluklarına da katılıyordum. Ayrıca yurtdışı deneyimini çok istediğim için AIESEC’e başvurmuştum, fakat beni almamışlardı:)

Bu yazıyı yazarken bir yandan günlüğümü okuduğumu söylemiştim. Ekim ile 31 Aralık 2018 arasını şöyle bir dolaştım. Genel olarak normal hayatımı yaşamışım, kariyer anlamında da ek bir şey olmamış, yukarıda bahsettiklerimi devam ettirmişim. Ama tabii harika anılar biriktirdiğimi de söylemeliyim. Mesela, 2018’den 2019’a geçerken ki yılbaşında huzurevinde öyle güzel bir parti yapmıştık ki amcalarımızla teyzelerimizle, şu an yazarken bile gözlerim doldu açıkçası. Ne güzel gündü o. Tabii her fotoğrafı ve videoyu burada paylaşamıyorum gizlilik ihlallerinden dolayı. 2018’de Ağustos sonrası (okulu kazandıktan sonra) paylaştığım blog yazılarını ekliyorum.

2019’a Giriş

2019’a girdiğimiz sıralarda dönem arası yaklaşıyordu. Bir ay kadar bir süre İzmir’de kalacaktım. Bu arada ise Ortaklar ziyareti, ailem ile dolaşmak gibi ilerliyordu. Ocak’ta yazdıklarımı aşağıya ekliyorum.

Şubat ayı, arkadaşlarımla takıldığım, etkinliklere koşturduğum bir ay idi. Aynı zamanda ilk göz ağrım projem Ataforum TV’yi geliştiriyordum. Bunları da blog yazılarımda yazdığım için detaylı açıklamaktan ziyade bağlantıları ekliyorum. Tek bir şey eklemek istiyorum, notlarımda kart hareketlerimi de buldum. 15 şubat 2019 günü 16 tl’ye yemek yiyip 10 tl’ye kahve içmiştim. İstanbul’dayken en sonki yemeksepeti siparişim 220 tl iken, içtiğim kahve 90 tl idi.

Mart ayı ile Ataforum çalışmalarına, etkinliklere katılmaya ve vizyonumu ve çevremi genişletmeye devam ediyordum. 2019 yılı her zaman dediğim gibi benim ‘networking’ yılımdı. İyiki o zamanlarda blogları yazmışım, taze taze anıları kaydetmek çok güzel oluyor.

Nisan ayına geçelim.

O ay ilk defa aileme haber vermeden eve gidip sürpriz yapmıştım. Çok sevinmişlerdi, aynı zamanda oldukça duygulu bir gün andı.

Bu ay da etkinlikler, Ataforum üzerindeki çabalarım, arkadaşlarımla takılmam devam ediyordu. Bu ay içindeki önemli anları zamanında blog yazısına yazmıştım, buyrunuz,

Ve Mayıs ayı. Olabildiğince İngilizce çalışıyordum, hazırlık senesini geçmek istiyordum. Yine her zamanki gibi hayat akışının içerisindeyken, bu ay çok güzel bir kampa gitmiştim hazırlıktan arkadaşlarımla. Hayatımın en güzel 2-3 günlerinden biriydi. Bu ay sonunda İngilizce hazırlık dönemim bitmişti, hazırlık geçme sınavına hazırlanıyordum.

Haziran ayında kariyer anlamında iki yaptığım vardı, birisi İlker Abi ile tanışmak (kendisinin mentörlüğünü kazanmıştım bir çekiliş sayesinde:)), diğeri ise hazırlık sınavını geçmekti. Ayrıca Sonay abi ile sürekli proje işi yapıyorduk. Korktuğum başıma geldi. Hazırlık sınavından kaldım. Hatta sınavdan kaldığımı çok kötü bir zamanda öğrenmiştim, ekosistemden arkadaşım Asiye ile Urla gençlik karnavalına giderken yolda öğrenmiştim, karnaval burnumdan gelmişti. Onun dışında Temmuz ve Ağustos ayları yani yaz ayları tüketim ayları olmuştu benim için. Anlatmaya gerek yok görüyorsunuz diyerek blog yazılarını ekliyorum.

Girişimcilik Vakfı için çektiğim ilk video buydu. Ne kadar da toymuşum öyle değil mi:)

Ve okul başlıyor. Eylül ayında girdiğim hazırlık geçme sınavından geçmiştim, modum yüksekti. Hazırlık senemde Fatih’te Haseki’de bir özel yurtta kalmıştım. Şimdi ise Şirinevler’de bir apartta kalıyordum. Yeni dönemim burada geçecekti. 1. Sınıfa geçmiştim, artık bölüm derslerine başlıyor, okul hayatımda biraz daha fazla yer edinmeye başlıyordu. Bu esnada da etkinliklere katılmayı, freelancer işler almayı ihmal etmiyordum. Aşağıda Eylül ayında yazdığım yazıları, daha doğrusu yaşadıklarımı göreceksiniz:

Ekim ayı, kaderimi doğrudan değiştiren bir eğitimin başladığı aydı. Startersland adında bir eğitime başvurup kabul almıştım. Bu eğitimde çok güzel arkadaşlıklar edinecek, eğitimi kuran Serkan Koç beni keşfedecek ve yanında çalışmaya başlayacaktım. Bakın neredeyse 4 sene olacak, hala buradayım. Sebat, disiplin, gençlere değer verme ve birçok güzel değerin örneği bu eğitim. Bakalım Ekim ayında neler yapmışız?

Kasım ayına geldiğimizde Startersland, okul, öğrencilik yaşamı tüm hızıyla devam ediyordu. Aralık ayı da aynı şekildeydi. 2019’un sonuna doğru gelirken okula odaklanmış, Ataforum projemi AR konseptinde revize etmiş, Startersland çalışmalarıma odaklanmıştım. Her günüm bir diğerinden farklı geçiyordu ve bu durumdan çok mutluydum. 2019’u bu mutlulukla bitirecektim.

2020’ye Geldik, Pandemi Bizi Bekliyor

Ve 2020… Çok hızlı başlamıştık 2020’ye. O zamanlar Turkcell CMO’su, şimdilerde Waikiki CEO’su olan Ömer Bey’e (Yiş) birebir sunum yapmıştık. Çok güzel bir deneyimdi bizim için. Tabii 2 ay sonra başımıza neler geleceğini bilmeden çok mutlu takılıyorduk etrafta. Pandemi çok değişik bir tecrübeydi benim için. Ama, babamın çok hasta olduğu 2 haftalık dönemi saymaz isem (sayılmayacak gibi değildi, çok kötü bir süreçti ama çok şükür atlattık. Hatta o süreçten sonra güzel haberler de almıştık. Çok şükür diyelim bugüne.), benim için avantajlı bir süreçti. Çünkü aranan insan olmuştum, talep sürekli dijital insanlara yönelikti. Bu da işime geliyordu. Evde de arkadaşlarımla bilgisayar oynayarak, ödev yaparak ve iş yaparak zaman bir şekilde geçiyordu. Sosyallik ihtiyacımı da katıldığım dijital topluluklarla, mahallemizle gideriyordum. Bakalım 2020 nasıl geçmiş? Ocak ayından başlayalım. Ocak ayı, pandemi öncesi son defa arkadaşlarımla takıldığım, buluştuğum, dolaştığım, yüzyüze etkinliklere katıldığım ay idi. Aynı zamanda sömest’da bu ay olmuştu, rahat rahat gezmiştik lise arkadaşlarımla.

GEzdikten, bolca içerik tükettikten, dinlendikten ve tabii biraz çalıştıktan sonra Şubat ayı’na geçtik. O ara çok proje çıkarıyordum: AR tabanlı tarih öğretme uygulaması (oyunlaştırmalı), WordPress temaları, WordPress siteler vb. Ayrıca Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) Kamp üyesiydim, ilk zamanlar oraya da sık takılıyordum. AR Projemiz ile Girvak’ın Next programına seçilmiştik, spoiler gibi olmasın ileride finale kalacaktık:) Bunun dışında normal hayatım devam ederken, Şubat sonuna doğru YGA’ya başvurmuştum iş için. Mülakat aşamasında yani son aşamda reddedilmiştim, sebebini sorduğumda ise “odağımın olmadığını, çok fazla şeyle ilgilendiğimi” söylemişlerdi. Haklılarmış:) Onun dışında AR projemiz çok iyi ilerliyordu. Asiye’nin o zamanlardaki mentörü Rana Özşeker’e sunum yapmıştık ve bu sunum ile projemizi pivot etmiştik.

Mart ayına geldiğimizde AR işine ağırlık vermiştik. Asiye’nin de bana katılmasıyla girişim yolunda ilerliyorduk. Pandemi artık tüm ciddiyetiyle gelmişti. Eve dönmüş, uzaktan eğitime geçmiş, ne olduğunu tam anlamamıştık. Bu sırada ben de kendime Macbook Pro alarak hayatımın en iyi yatırımlarından birini yapmıştım.

Nisan ayına geldiğimizde yavaş yavaş pandemiye alıştığımı hatırlıyorum. Onun dışında derslerle ilgileniyor, AR projemizi Android Akademi ve Next2020 programlarında varlığını sürdürüyor, Denizbank stajım devam ediyor, İTÜ MDK ve PremiereCast gibi öğrenci kulüpleri ve şirketlere freelance çalışıyor, Udemy’ye ilk eğitimim olan WordPress Kursu’nu üretiyor, Serkan abi ile çalışmaya devam ediyordum. Udemy kursumu ilk yayınladığım günü hatırlıyorum, 150 arkadaşım bana destek hikayesi çıkmıştı Instagram’dan. Çok duygulanmıştım. AR projemiz’de eğitim setine pivot olmuş son hız ilerliyordu, Yavuz Samur, Başak İlhan, Kadircan Kırkoyun gibi ekosistemden girişimciler ve akademisyenlerden geribildirimler alıyor, sürekli iletişimde duruyorduk.

Mayıs ayı ayrı bir verimliydi. Genç Finans Kulüp’e girmiştim, projemizle Üretken Akademi’ye katılmıştık. Dersler bitmek üzereydi. Yine iş – ders arası giden bir hayat ve arada mahalleye inmeli bir hayat vardı. Sokağa çıkma yasaklarının pik olduğu zamanlardı. Konusu açılmışken size biraz Genç Finans Kulüp’ten bahsetmek istiyorum, çünkü bu kulüp hakkında hiç blog yazısı yazmamışım neredeyse. Genç Finans Kulüp, gençlerin finansal okuryazarlıklarını artırmayı amaçlayan bir yer. üye olarak katıldığım bu yerden IT’den sorumlu YK üyesi olarak çıkmıştım. Bana birbirinden değerli bağlantılar, insanlar, tecrübeler ve ekip yönetimi kazandırmıştı Genç Finans Kulüp.

İspanyolca blogunu görünce aklıma geldi, ben bu 2021 dönemi gitmek için Erasmus’u kazanmıştım, ama pandemi olduğu için gitmek istemedim. İyiki gitmemişim, çünkü gitseydim her ülkeye girmek için 50 dolar PCR testi yaptırmam gerekecekti. 2022’de Erasmus’a gittiğimde maalesef hibesizdim (2021 hakkım hibeliydi) ama olabildiğince özgürdüm, ayrıca çalışıyordum. O yüzden her şerde bir hayır varmış iyiki.

Haziran ayına geçtiğimizde blog siteme bakıyorum ve Kuzey Güney, Hobbs Shaw filmi, Genç Finans Kulüp’te yaptığımız etkinlikleri taslak olarak kaydetmişim ve içlerine hiçbir şey yazmamışım. Heralde inceleme yazılarıydı bunlar.

Günlüklerime baktığımda bir de görüyorum ki Cordoba Üniversitesi için 2020 – 2021 dönemi kabulü almışım. Yukarıda bahsettiğim mevzu işte. Haziran ayı da Genç Finans Kulüp, AR projemiz, kitap film oyun ve biraz biraz gezmelerle devam ediyordu.

Yaz aylarını biraz hızlı geçeceğim. Temmuz ayına geldiğimizde yeni bir projeye dahil olmuştum, Orenda Bayındır. Orenda Bayındır, memleketim Bayındır’dan 4 ortak olarak kurduğumuz bir girişimdi, Bayındır’ın ünlü olduğu sektör olan çiçekçilik sektöründeydik ve küçük çiçekçileri dijitale taşıyarak ilçe dışı satışı artırmayı ve ilçeyi kalkındırmayı amaçlıyorduk. Aylar sonra bir gün yeterli destek göremediğimiz için ve pandemi sonrası oraya buraya dağıldığımız için projeyi kapatacaktık. Bu sırada AR projemizin adını Pantropik yapmıştık, ünlü girişimimiz. Yayınlarımız hala Youtube’da duruyor, Pantropik TV adıyla aratıp videoları yayınlarımızı izleyebilirsiniz. Birçok alanında uzman insanla yayın gerçekleştirmiştik. Onun dışında Android Akademi ve Next2020 sürecimiz devam ediyor, ben Genç Finas Kulüp’te çalışmalara devam ediyordum.

Ağustos’a geldiğimizde Pantropik’e deli gibi veri kasıyorduk. Eğitim, ebeveynlik, çocuk ilişkisi, çocuklara dil, yazılım öğretimi gibi konularda içerik üretiyor, alanında uzman kişilerle Youtube yayını yapıyor, LMS platformu geliştiriyor, arkada da uygulama kodluyorduk. Bunların karşılığını da e-posta, telefon numarası toplayarak yalıyorduk ve sürekli artıyordu bu veriler. Asiye ile birlikte bir şeyler üretmenin hazzı içerisindeydik. Keşke pantropik.com sitemizi kapatmasaydık da size gösterebilseydim, gerçi Next2020 final sunumu diye aratırsanız youtube’da bulabilirsiniz. Onun dışında pandemiden bunalan ben gezmeye dolaşmaya iyice başlamıştım. Yine bu ay BTM’nin KVKK eğitimine girmiştim, İTÜ Danışmanlık Denetim Kulübü benim Udemy kursumu çekilişle ücretsiz vermişti, Entrecom ile Pantropik ile alakalı röportaj yapmıştık, Pantropik etkinliklerimiz devam ediyordu. Ağustos sonunda da Girişimcilik Vakfı için 2. başvurum olan videomu çekmiştim. Vakıf için en çok emek verdiğim video buydu, prodüksiyonu sinema kalitesindeydi..

Eylül ayında Asiye ile İstanbul’a gitmiştik. Eski dostları görmek, çevrimiçi alemde tanıştıklarımızla yüzyüze bir araya gelmek çok iyi gelmişti. İstanbul’dan Pantropik’i yönetmeye ve geliştirmeye, yayınlarımızı yapmaya devam ediyorduk. Onun dışında yatırımcılardan, kariyer uzmanlarından, girişimcilerden de geribildirimler almaya devam ediyorduk. Onun dışında Asiye’nin kurulmasına öncülük ettiği Arya Women Genç Kulübüne girmiştim ve IT işlerine bakıyordum. Bir yandan da Mentornity üzerinden mentörlük veriyordum, talep vardı. Bir de bu ay, nasıl haberim oldu hatırlamıyorum ama Justus Lisbig Universitat Gİesssen’e Pazarlama ve Almanca eğitimi almak üzere başlamıştım.

Ekim ayında Arya Genç’te Web Geliştirme eğitimi vermiştim. Elimdekilerin üstüne kata kata ilerliyordum. Orenda Bayındır için kooperatifleri geziyorduk, Pantropik içinde olduğu yarışmaları geçip sürekli yayın ve toplantı içindeydi, dersler ilerliyordu, freelance işler alıyordum, Serkan abi ile çalışmam devam ediyordu, Arya Genç’te aktif davranıyordum. Arya Genç etkinliklerinin birinde Esra Talu ile samimileşmiştik, sonradan kendisi beni ve Asiye’yi GoGlobal Under 30 programına alacaktı. Orada Emir Talu, Büşra Şahin, Enis Yurdatapan, Ela Talu, Asiye (Tabanlı) ve ben 6 kişi güzel zamanlar geçirmiştik. Bir de Asiye ile ekosistemden arkadaşımız Canan Başer’in Bi’Milenyumlu podcastine röportaj vermiştik. O da hala yayında, dinleyebilirsiniz.

Kasım’ın başı bizim için çok kötüydü. Büyük İzmir Depremi’ni yaşamış, kendimizi evden dışarı atmıştık.

İş olarak aynı şeylerin üzerine kata kata ilerliyorduk. Güzel de gelişmeler olmuştu. Orenda Bayındır olarak belediyelerle görüşmeye başlamış, Pantropik’i Next2020 finalinde sunum yapmış, Arya Genç’te yönetim kuruluna girmiştim ve yine orda SEO eğitimi vermiştim. Aynı zamanda, Entrecom’da jüri olmuştum. Her şey güzel bir denge içerisinde ilerliyordu. Bir de notlarıma baktığımda Girişimcilik Vakfı’nda 4. aşamaya geçtiğimi yazmışım, burada bir yerde elenecektim ve seneye olan başvurumda vakfa kabul olacaktım:)

2020’nin son ayında, yeni bir sektöre giriş yapmış, Youtube kanalım için iki farklı konsept hazırlamıştım, birincisi yetkin akranlarımla çektiğim, girişimciliği daha rahat ve argo şekilde konuştuğumuz Emço Show, diğeri ise C level insanlarla çektiğim Sektörlerden Seçmeler konseptiydi. Baya bir bölüm çekmiştim, hepsi Youtube kanalımda bulunuyor. 2020 Aralığın en sevmediğim yanı, babam çok ağır korona geçirmişti. Daha doğrusu devletin o dönem zorunlu tuttuğu ilaçlardan dolayı ölümün eşiğine gelmişti. Neyseki çok şükür Allah babamı bize bağışladı. Allah bir daha öyle günler yaşatmasın kimseye.

2021’e Geçiyoruz

2021’in başında mı yoksa 2020 sonunda mı hatırlamıyorum, canım Aysun hocam ile saz kursuna başlamıştım (Atmaca Müzik Evi). 2021 Ekim’ine kadar devam ettikten sonra ara verdik ve geçen hafta tekrar başladık:) Onun dışında içinde olduğum iş ve topluluklar aynen devam ediyordu.

O ara bir de Clubhouse diye bir uygulama popüler olmuştu hatırlarsınız. Baya aktiftik ve orada da birçok başta Pınar Erzin olmak üzere birçok değerli insanla tanışmıştım. Şubat, Mart, Nisan aylarım elimdeki işlerle ilgilenmekle geçiyordu, sadece Şubat gibi Bursa’ya Ersağ’ın evine gitmiştik gezmeye, onun dışında sürekli içinde olduğum bu girişimler, topluluklar, hobiler için çalışıyordum. Bu süreçte Orenda Bayındır için çok güzel Youtube içerikleri üretmiştik, hepsi hala duruyor. Bir yandan Arya Genç ekibinin İzmir ayağı ile fiziksel buluşuyorduk. Ve tabii bol bol dışarı çıkıp dolaşıyorduk, pandemi yavaş yavaş etkisini kaybediyordu. Aşağıda Mayıs ayına kadar yazdığım blog içeriklerini bulabilirsiniz.

Mayıs ayında bir Instagram Reels içeriği oluşturmuştum, bilgilendirici bir video idi. 10.000 gösterimlere ulaşmış şimdi.

Yine bu aralar mı başladım daha önce mi hatırlamıyorum ama YTÜ’den sevgili hocam Murat Hoca (Dağıtmaç) ile birlikte İngiltere menşeili baya bir projenin içerisinde bulunmuştum. Yukarıda anlattıklarımın içinde de bulunmaya devam ediyordum. Tek değişiklik, Haziran ayı’nda Serkan abigilin şirketinde maaşlı olarak çalışmaya başlayacaktım. Bu haberi aldığımın haftası da sevgili Tuba hocam o zaman Erasmus koordinatörümüzdü. Ben de Erasmus hakkımı iptal ettiğim ve hibelerin de öbür seneye aktarılmadığını öğrendiğim için Erasmus’tan ümidimi kesmiş, Serkan abigilin iş teklifini kabul etmiştim. Sonra, Tuba Hoca baana ek kontenjan açtırdığını, okulun Salamanca Üniversitesi olduğunu, ama hibe çıkmayacağını, bunu göze alarak kabul edip etmediğimi sordu. Önümde çok ay vardı. Para biriktirebilirdim. O yüzden ben de kabul ettim. 2022 ilkbaharında İspanya’ya gidecektim ve bu sefer yapacaktım. Fakat işe de yeni girmiştim, nasıl olacaktı? Aradım, saat farkının az olduğundan ve orada da çalışabileceğimi söyleyerek problem olmayacağını söylediler. Çok mutluydum, hem profesyonel olarak aylık gelirim vardı, hem de yurtdışına gidiyordum. Mayıs ayına dönecek olursak, Mayıs ayı benim için gezme ayıydı. Ayvalık’a amcamlarla dolaşmaya gitmiş, oradan Muğla’ya Asiye’nin yanına gitmiştim ve Muğla’nın bütün ilçelerini dolaşmıştık.

Yazın yine arkadaşlarımla bol bol dolaşmalı, işlerimi de devam ettirdiğim bir yaz olmuştu. 2021 yazında A ve A1 motosiklet ehliyeti de almıştım.

Eylül’den sonra ise önceki topluluklardan çoğundan çıkmaya başladığımı, hatta çıktığımı hatırlıyorum. Çünkü yeni bir döneme girmiştim. Erasmus’a gideceğimden dolayı İstanbul’da kalacak yer ayarlayamamıştım, çünkü kalacak yer ayarlarsam 1 senelik sözleşme istiyorlardı. O yüzden 2 hafta gidip Ziraat Bankası misfairhanesinde kalıyor, sonra 2 hafta İzmir’e geri geliyor, sonra tekrar gidiyordum. Eğer misafirhane kabul etmezse, arkadaşlarımda kalıyordum, saolsun Ahmet (Ekici) 3 hafta ağırlamıştı beni evinde. Bu süreçte odaklandığım üç şey vardı: okulum, işim ve Erasamus’a hazırlık (bu kısım çok yorucuydu çünkü Erasmus belgeleri toplamak dünyanın en zor işlerinden biri olabilir.) Bir de bakıyorum da, o zamanlar İstanbul’un altını üstünü geri getiriyormuşuz, özellikle favori mekanım olan Kadıköy Şelale Rakı Balık’ta:)

Pantropik’i de diğer içinde olduğum projeler gibi kapatmıştık, bunun sebei elimizde binlerce insan verisi ve yüzbinlerce kullanabileceğimiz veri varken, o kadar programda finale kalmışken, hala daha gelir modeli üretemiyorduk. Ben yurtdışına çıkacağım ve Asiye’nin de kendi sebepleri dolayısıyla önceliğimiz para olduğu için bu projeyi kapatıp güzel bir deneyim olarak değerlendirdik.

Şimdi fotoğraflara bakıyorum da, Ekim ayında BKM’de fotoğrafım var. Benim Güldür Güldür Show’da sahneye çıktığımı biliyor musunuz? Detayları, ne yaşadığımı ve beni neden yayınlamadıklarını “2021 analizi 2022 hedefleri” yazımda anlattım, oradan okuyabilirsiniz:)

o dönem çok yorulduğumu hatırlıyorum. Neredeyse 3 ayda 20 sefer falan otobüse ve uçağa bindim. Sürekli yollardaydım. Bir yandan da iş yetiştirmeye, sınavlara girmeye, Erasmus hazırlık sürecini (belge toplama, vize ayarlama, vize ücreti, başvuru vb.) yönetmeye çalışıyordum.

23 Kasım 2021. Hayatımı değiştiren gün. Hem vizem çıkmıştı, hem de 3. kez başvurduğum Girişimcilik Vakfı’na 150.000 küsur kişi arasından 40 kişiye seçilmiştim. Bambaşka bir olaydı benim için o gün.

2021’in sonuna doğru, uzun süreli yurtdışına çıkacağım için aileme olabildiğince zaman ayırıyordum. Arkadaşlarımla vedalaşıyor, son hazırlıklarımı yapıyordum. Artık diğer topluluklardan deneyimlerimi almış şekilde çıkmış, işimi planlamış, derslerimi saydırmış şekilde tam odak Erasmus’a gitmeye hazırdım. İspanya beni bekliyordu. Aşağıda 2021 Mayıs sonrası paylaştığım blog yazılarını görebilirsiniz.

2022’ye Giriyoruz

Ocak ayı büyük heyecanla başlamıştı. Son defa misafirhanede kalıyordum, İspanya’daki ev sahibimle görüşüyordum ve YTÜ’deki finallerime çalışıyordum. Hem heyecanlı, hem çok yoğundum. Bir yandan da arkadaşlarımla, patronumla veda buluşmaları yapıyordum. 21 Ocak gibi Girişimcilik Vakfı’nın 2. Fellowup’ı vardı, orada da vedalaşmıştım vakıftan arkadaşlarımla. Sonra ise Bayındır’a dönmüş, ailemle vakit geçirmeye başlamıştım.

Ve 30 Ocak günü bölümden arkadaşım Merve (Bahar) ile yola çıktık. İspanya’ya gidiyorduk, ilk defa yurtdışına çıkıyordum ve ilk defa bu kadar uzun süre ailemden uzak kalacaktım. Binbir zorlukla kalacağımız şehre varmıştık. Ev arkadaşlarımla tanışmıştım, biri İtalyan erkek öğrenci (Cosimo), biri Fransız kız öğrenci (Luna), biri Tayvanlı kız öğrenci (Yuan) olarak dört kişi kalıyorduk. Hayatımın en iyi 5 ayını yaşayacaktım. Ev arkadaşlarımla o kadar yakın olmuştum ki aradan 1 buçuk sene geçmesine rağmen hala görüşürüz. Hatta Erasmus’tan edindiğim başka yabancı arkadaşlarımla da hala görüşüyoruz. Cosimo beni Milan’a çağırıyor, ilk fırsatta gideceğim bakalım:)

Erasmus benim için bambaşka bir tecrübeydi. Her günüm bir anı ile doluydu. Boş geçen bir günüm olmamıştı hiç. Her bir anımı burada anlatırsam bu yazı çok uzar gider, o yüzden ben zamanında her günümü kayıt ettiğim vloglarımı sizinle paylaşayım. Bu vlogların içerisinde sadece İtalya vlogu eksik, onu çekemedim. İtalya benim son gittiğim Avrupa ülkesiydi, Roma, Pisa, Floransa ve Venedik şehirlerini gezmiştik. Instagram hikayelerimde öne çıkarılanlarda oralarda neler yaptığımı paylaştım. İtalya’da birçokf arklı anım var fakat en güzel anım, hostel bulamadığımız için Roma’dan Pisa’ya geçerken Flixbus gelmedi diye Merve ile sokakta uyumuştuk. 2 saat o uyuyor, 2 saat ben uyuyordum, dönüşümlü uyuyarak birbirimizi koruyorduk. İn cin top oynuyordu. Hala daha dost sohbetlerinde “İtalya’da da sokakta yatmadım demem” diye anlatırım:)

Aşağıdaki oynatma listesinden tüm Erasmus vloglarını izleyebilirsiniz. Bu oynatma listesinde 12 vlog, 1 kısa video ve 1 adet de uzaktan çalışma ile alakalı video var. Hepsini film tadında çekmiştim, cipsinizi alıp film niyetine izleyebilirsiniz:)

Haziran 2022’ye geldiğimizde, 4 aktarmalı bir seyahat ve 2 gün süren uykusuz bir yolculuktan sonra aile evime dönmüş, geride 15 ülke, 36 şehir, 100’ü aşkın yeni yabancı insanla tanışıklık bırakmıştım. Her gün de edindiğim birbirinden güzel anılar da buna dahildi tabii. Aşağıya evimdeki anı köşemin Erasmus bölümünü ekliyorum:

2022 yazına geldiğimizde üniversite hayallerimin 3’ünden 2’sini gerçekleştirmiştim. Sevdiğim işi yapıyordum, aynı zamanda yurtdışını da görmüştüm. Hatta bu ikisini aynı anda bile götürmüştüm. Özgüvenim müthiş yüksekti, ama yorulmuştum. O yüzden 2022 yazında dinlenmek istiyordum. Kariyer olarak sadece çalıştığım şirkete devam ederken, bir de lisemdeki hocalarımın talebiyle Ortaklar Fen Lisesi Mezunlar Derneği kurmuş, o yaz buluşma falan ayarlamıştık. Kısa vadeli güzel bir proje oldu ama şu aralar pek aktif değiliz, ileride ne olur bilmiyorum. Ha bir de ev tutma telaşı vardı. Bayındır’dan arkadaşım Yaşar ile eve çıkacaktık, saolsun ben yurtdışındayken o ev bulmuştu, bana sadece imza atmak kalmıştı. Şansımıza ev sahibimiz de Tire’ye taşınacaktı, o yüzden kira sözleşmesini Tire’de yaptık ve Yaşar’la ikimizin bir sene boyunca kalacağı Beşiktaş’ta bir evi oldu. Ev işi de hallolduktan sonra, yaz okulu aldım. Erasmus’ta okula gitmediğimi daha önce söylemiştim, eğer yaz okulu almazsam okul uzayacaktı ve bu benim hiç istemediğim bir şeydi. Okulun uzaması demek hem maddi hem manevi beni çok yoracaktı, külfet olacaktı. O yüzden yazımı İstanbul’a geçirdim. Babamla arabaya eşyaları yükledik ve İstanbul’a gittik, babamı da cemevinden işyerime, okulumdan Ziraat Bankası Teknopark Şubesi’ne kadar çok keyifli şekilde gezdirdim, son günde babamın 20 küsur yıldır gitmediği meyhane ortamına soktum. Baba oğul rakı içmek çok huzurlu ve mutlu hissettirmişti beni. Gururlu, mutlu ve huzurlu bir iki üç günden sonra babamı uğurladım ve yaz maceram başladı. Çoğu arkadaşım da İstanbul’da olduğu için (stajlarından, işlerinden ya da onlar da yaz okulu aldığı için) benim için de iyi oldu, yazın tadını çıkardık, gezdik, tozduk. Ben bazen evde, bazen ofiste çalıştım. Arkadaşlarım bana geldi gitti, ben onlara gittim geldim. Güzel bir yaz oldu, ayrıca öğrenci evi macerası da çok keyifliydi. Sabaha kadar yapılan sohbetler, sonunda İstanbul’da kavuştuğum ev yemekleri çok iyidi, Erasmus’ta geliştirdiğim yemek yapma becerilerimi bana gelen misafirlerime sergiliyordum. Bir yandan da vakıftaki, lisedeki, üniversitedeki arkadaşlarımla sürekli görüşüyordum. Velhasılkelam, yazı da yaz okuluyla , gezme tozmayla, sohbet muhabbetlerle ve devam eden işimle bitirdim.

Yazın sadece şu blogu paylaştım:

Ekim’e geldiğimizde Girişim Haberleri’nin davetiyle bir ‘network’ etkinliğine katılmıştım. Freelance ve şirket işlerime devam ediyordum. Okul açılmıştı. Ekim ayı’nda aynı zamanda çok güzel bir şey olmuştu. Yenibirlider Derneği’nden Damla (Karakolcu) ve Emre (Çayıroğlu) arkadaşlarımla bir Hackathon’a katılıp oyun yapmıştık. Bu oyunla Hackathon’da 3. olup Yenibirlider Derneği’nin 10. yıl galasında sahneye çıkmıştık, Jülide Ateş, Özgür Demirtaş, Cem Garih, Kerem kamışlı gibi isimlerle fotoğraf çekilmiştik, ödül almıştık. Mükemmel bir tecrübeydi benim için. Ayrıca Ekim ayında bir hayalimi daha gerçekleştirmiştim. Kendi şirketimi kurmuştum, artık yetkinliklerimi hizmet ve ürün olarak satabilirdim. Bu benim için mükemmel bir mihenk taşıydı, böylece üniversitede yapmak istediğim 3 şeyi de yapmış olmuştum.

Ekim ayının sonuna doğru annem ve kardeşim gelmişti bana. Onları gezdirmiştim. Ne kadar evham ettiğimi hatırlıyorum, otobüste sıkıldılar mı, İstanbul’da yorulurlar mı diye. Daha önce ki senelerde de gelmişlerdi ama nedense bu sene çok evham etmiştim. Yakınlarıma hiç kıyamıyorum.

2022’nin sonuna gelirken staj ve dersler çok vaktimi alıyordu, bir yandan da çalışıyordum tabii ki. Onun dışında öğrenci evinde kaldığım için sosyalleşmeye de çok zaman ayırıyordum. Her hafta halısahalara gidiyordum, arkadaşlarımla buluşuyordum. Çok keyifli zamanlardı, bir sene de olsa öğrenci evi deneyimi yaşamıştım.

24 Kasım 2022 günü Girişimcilik Vakfı bize Fenerbahçe Derneği’nin 10. yılı için yapılan konserde bilet vermişti. Arkadaşlarımla oraya gitmiştim, Cem Yılmaz’ı izlemiş, Mor ve Ötesi konserini dinlemiştik, Tabii Fahir Atakoğlu isimler de cabası. Özellikle Mor ve Ötesi konserinde arkadaşlarımla ‘Bir Derdim Var’ söylemek harika bir şeydi.

Bir ara da Girişimcilik Kulübü topluluğuna katılmıştım, iki üç etkinliğine gitmiştim.

9 Aralık 2022 günü Girişimcilik Vakfı’nın yeni dönemki ilk buluşması (FellowUp)’ı vardı. Ne kadar özlediğimi hatırlıyorum İş Bankası kulelerine ilk girdiğimde.

Bir tane anı hatırlıyorum. Genelde stajlardan çıktıktan sonra (ilk dönem stajım Bağcılar’daydı), tramvayla Kabataş’a geçiyordum ve oradan eve geçiyordum. Kabataş’ta hemen durağın orda bir Kahve Dünyası var, özellikle kış aylarında dışarısı soğuk ve yağmurluyken orada turuncu sıcak loş ortamında oturmak bana çok keyif veriyordu, her staj sonrası orada bir salep içiyordum. Aralık sonu gibi yine böyle bir günde, kahve alırken kasiyerin önünde ayak üstü bir adamla muhabbet ettim. Emre idi adı. Emre abi o kadar samimiydi ki 2 saat muhabbet ettik, dertleştik. Kahve beklerken tanıştığım adam bir anda derttaşım olmuştu orda. Kendisiyle sosyal medya da takipleşiyoruz, böyle tatlı bir anıyı paylaşmak istedim.

Ve 2022’yi de böyle bırakmış olduk. Çok güzel bir yıldı.

Ve 2023, Öğrencilik hayatımın Son Yılı

Geldik 2023’e. Ocak ayına girdiğimizde standart iş-okul-sosyallik devam ederken Ocak sonunda hayatıma bir yeni ülkeyi bu sefer iş gezisi olarak ve Girişimcilik Vakfı’ndan arkadaşlarımla birlikte ekleyecektim. İsrail’e gitmiştik, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı görmüştüm. Çok güzel deneyimler ve anılar sahibi olmuştum orada. Bunu da vlog da anlatmıştım, aşağıdaki blog yazıları Ocak ve Şubat’a ait, oradaki blogtan videoya ulaşabilirsiniz:)

İsrail dönüşü çok kötü bir haberle hayatımıza devam ettik. Yüzbinlerce insanı kaybettiğimiz, yüzyılın en büyük depremlerinden Maraş depremi ile yüzleştik. Birçok arkadaşımıza ulaşmaya çalışmıştık, kaybolan arkadaşlarımız, arkadaşlarımızın vefat eden yakınları. Allah bir daha göstermesin. Umarım akıllanırız da kaçak yapılar, malzemeden çalınan binalar yapmayız. Tabii bu depremin etkisiyle de seçimden umutluyduk ama bir şey değişmedi. Mayıs ayındaki genel seçimler istediğimiz sonuç çıkmayınca vakıftaki arkadaşlarımla birlikte bir karar alarak bundan sonra kişisel ve / veya çevremizdeki aynı amacı atşıyan insanlara birlikte önce kişisel gelişimimize önem vermeliiyiz diye düşündük. Çünkü siyaseti, haberleri, Twitter’ı sürekli gündemde tutmak hem kendimize hem çevremize zarar veriyordu. Önce güçlenmeliydik. Hala bu motivasyonda ilerliyoruz.

Vakıf arkadaşlarımla artan samimiyetimle birlikte sürekli beraberdik neredeyse. Bir yandan okulun ikinci dönemi başlamıştı, bir yandan da Fenerbahçe basketbol maçına gitmiştim, babamın kuzeni Aşkın (EKEN) amcam locadan ısmarlamıştı. Hayatıma sürekli yeni deneyim elde ede de ilerliyordum. Bir gün evde arkadaşlarla Fifa atıyordum, bir gün Etiler’e bira içmeye gidiyordum, bir yandan staja gidiyordum. Nisan ayında Girişimcilik Vakfı kapsamında Koç Okulları’na mentörlük vermeye başlamıştım diğer birkaç vakıftan arkadaşım ile birlikte. Eve gittikçe de ailemle bir yerlere gidiyordum. Nisan sonunda ise Girişimcilik Vakfı’nın FellowUp buluşması bu sefer İzmir’de yapılacaktı, ben de görevli ekipteydim. Memleketimde vakfımı görmek beni çok mutlu etmişti. Çok onurlu ve gururluydum. Mart ve Nisan’da paylaştığım blogları paylaşıyorum:

Mayıs ayında da hayatım aynı gidiyordu, İstanbul’da son demleri yaşamanın bir hüznü vardı, bir de o sıralar Red Dead Redeption 2 oyununu bitirmiştim, onun da duygusallığı vardı üstümde:)

Haziran başında staj ve dersler bitmişti. Artık İstanbul’da yapacak pek bir şey kalmamıştı. Arkadaşlarımla meyhaneye gidiyordum sürekli. Ağır bir hüzün vardı. Sınavları da birkaç pürüz dışında vermiştim, okul da uzamamıştı. 13 Haziran günü olan Girişimcilik Vakfı mezuniyeti ile birlikte vakıftan da mezun olmuştum. Çok ağladığımızı, duygulandığımızı sarıldığımızı hatırlıyorum.

17 Haziran günü sınıf arkadaşlarımla tekne günü yapmıştık ve vedalaşmıştık. Bir hafta daha İstanbul’da kaldıktan sonra Kurban Bayramı öncesi eve geri döndüm. Sonra ise 6 Temmuz günü İstanbul’a ailemle geri gelip otelde kalmıştık, evimdeki eşyaları arabaya yükleyip, 7 Temmuz’da mezuniyeti tecrübe edip 8 Temmuz sabahı temelli olarak İzmir’e geri döndüm. Böylece 5 senelik İstanbul macerası kapanmış oldu.

Sonsöz

2018 Eylül ayında başlayan İstanbul serüvenim, 2023 Temmuz başında son buldu. Biribirnden güzel anılar, arkadaşlıklar, deneyimler elde ettim, birçok Avrupa şehrini gezdim, yabancı dostluklar edindim, çalıştım, iş aldım, iş verdim, iş kurdum, işe girdim. Hayatımı oyunlaştırarak yaşayan ben, hayatımın bu bölümünü paketleyip bu yazı ile kayıt altına almak istedim. Tüm dostlarıma, arkadaşlarıma, bağlantılarıma, ve en başta aileme çok teşekkür ederim.

Bugün benim doğum günüm. Hayatımda 23 seneyi geride bıraktım. İlk 8 senesinin Urla Bademler Köyü’nde, 6 senesinin Bayındır’da, 4 senesinin Aydın Ortaklar Fen Lisesi’nde ve 4+1 senesinin İstanbul + İspanya’da geçen 23 senelik dopdolu bir ömür. Ben de çok hata yaptım, disipline gittim, kötü insanlarla aynı yerde kaldım, sokaklarda tehlike atlattım, iş batırdım. Bunlar da bir tecrübe olarak hayatımda yer edindi. Çok şükür.

GTA Online Para Kazanma Rehberi 2024 (Last Dose Sonrası)

Herkese merhaba canlar, bu yazımı GTA Online’da benim çektiğimi siz çekmeyin, rahatça para kazanın diye yazıyorum:)

Şimdi, öncelikle ben GTA Online’ı ilk olarak 2018’de PC’de deneyimledim. En fazla tecrübem ise 2022 yazında lise arkadaşım Doğukan’la oynamalarımız ile oldu, ondan önceki yaz da oynamıştık. O zamanki para kazanma mantığımız şuydu, araba al sat, met al sat, silah al sat, sightseer gibi ufak görevler yap, işyerlerinin depolarını doldurduktan sonra bir tane Cayo Perico patlat ve hop, 2 milyon dolar cepte.

Şimdi ise, ben Xbox’a geçiş yaptım ve yeni bir karakterle tekrardan Gta Online’a başladım. Gördüm kipara kazanmak daha eğlenceli ve daha çeşitli hale gelmiş.

Bunun sebebi, şu anda yapılacak çok şey var.

Nightclub

Şu anda neredeyse en fazla para getiren (pasif olarak) işlerden biri Nightclub. Eğer Nightclub’ın popülerliğini %90 civarı ve üzerinde tutarsanız oyun saatiyle her gün size 50.000 dolar nakit bırakıyor. Ayrıca, motosiklet kulübünüzden satın aldığınız uyuşturucu işleri varsa, onlardan da bazı işler burada yapılıyor ve ayrı iş olarak satış yapabiliyorsunuz. Hemen hemen benzer paralar birikiyor, o yüzden oyunda 4 gün geçirirseniz sadece Nightclub’dan 400-500k dolar kaldırabilirsiniz.

Agency

Eskiden tek seferde milyonluk olmak için Cayo Perico Heist yapmamız gerekiyordu. Şimdi ise ona gerek kalmadı, çünkü Dr. Dre imdadımıza koşuyor. Franklin ile ortak olduğumuz The Agency’de Dr. Dre’nin VIP görevlerini (3 başlık altında 3’er görev ve 2 final görevi, toplam 11 görev) bitirirseniz 1m dolar cebinizde. Onun dışında Agency bünyesinde bazı rehin kurtarma gibi görevler var, bunlardan da 70-80k dolar kazanabilirsiniz.

Silah ve Uyuşturucu Satıcılığı

Ben de şuan sadece Meth ve Bunker var. (28 Temmuz 2023) Bunker türünde bir tane. Amacı ise silah üretip satmak. İyi para getiriyor, 75k dolara malzeme alıyorsunuz, yaklaşık bir iki oyun gününden sonra 200k para yapıyor. Satma görevleri de çok zor değil. Meth de benzer kar getiriyor.

Source Cargo

Hangar alabilirsiniz, araba garajı alabilirsiniz, ya da depo alabilirsiniz. Bunları yaptıktan sonra source cargo görevleri ile iş başı 80k (örneğin araba çalmak bedava, sonra o araba Top Range ise müşteriye 100k ya satıyorsunuz. 20k modifiye parası verdiğimiz için cebimize 80k kalıyor) kazanabilirsiniz. Yeni güncellemelerle birlikte kargo araştırma işini artık ekibimize para karşılığı yaptırabiliyoruz.

Aklıma gelmeyenler..

Daha bir sürü para kazanma metodu var ama aklıma şimdilik bunlar geliyor. Ayrıca son güncellemelerle birlikte “Kariyer” adında bir özellik geldi GTA Online’a. Bu özellik sayesinde menüye gelip kariyer kısmına gelerek oyunda neler yaptınız, yapabileceğiniz neler var her şeyi görebiliyorsunuz. Yukarıdaki para kazanma yöntemleriyle paraları kazanıp silah ekipman vb. alıp kariyer bölümündeki görevleri yapıp bu döngüyü kurabilirsiniz. Zaten bu döngüyü kurdukça ve kariyer bölümünü yaptıkça elinizde bir sürü pasif gelir aracı olmuş olacak.

GTA Online Hakkında

2024 yılında GTA 6’yı bekliyorum. GTA 6 çıkana kadar da GTA Online’da yapabileceğim her şeyi yapmak istiyorum. Çok seviyorum bu oyunu, çünkü gerçek bir Metaverse sanki. Her şeyi yapmak mümkün, insanlarla iletişime geçmek istemezsem “intive only session” ile yalnız takılmak bile mümkün. Gerçek hayattaki iş hayatımı da GTA Online’daki stratejimle aynı tutuyorum. Beni bilen bilir, oyunlarda yaptığım taktikleri gerçek hayatta yapınca tutuyor:)

Sorunuz olursa lütfen çekinmeden yorum olarak ekleyiniz.

Enflasyona Karşı Hazır Olun: Türkiye’de Yaşarken Döviz Kazanmanın Yolları

Herkese merhaba, web siteme hoşgeldiniz. Bildiğiniz üzere, dün çok kritik bir seçim atlattık. Burada siyaset konuşmayacağım, beni tanıyanlar görüşümü de duruşumu da bilir. Fakat siyasetten ziyade seçimin ekonomik etkilerini konuşmak gerekiyor. Ben borsacı değilim ama seçimin gidişatı, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi, Mehmet Şimşek’in kabineye girmesi, yanlış faiz politikaları, mülteci sorunları, sosyal medya ve bir sürü olan veya olacak durumlar borsa da hareketli günler yaratacak. Bunun karşısında korunmanın ise iki çaresi var, ya yurtdışına gitmek, ya da Türkiye’de yaşayıp döviz kazanmak.

Yurtdışına gitmek konusu iki farklı konudan zor. Birincisi ülkemizin yurtdışı tarafına verdiği düşük güven neticesinde çıkmayan vizelerden kaynaklı. Ha diyince gidilmiyor. İkincisi ise, ruhen zorluluk. Öyleki, ben Erasmus döneminde gittiğimde 5. ayda çok zorlanıp, özellikle ailemi ve arkadaşlarımı özlediğimden, yemekleri ve kültürümü özlediğimden geri dönmek istemiştim.

Hem yurtdışına çıkamıyoruz, hem de paramız sürekli eriyor. Peki ne yapmalı? İhracat yapmalı. Özellikle pandemi döneminden sonra uzaktan çalışmanın bu kadar yaygın olduğu bir dönemde, aşağıda bahsedeceğim iş kollarını denemek için üç şeye ihtiyacınız var, bilgisayar, internet ve ilgili alanda yetkinlik. Yetkinlik kazanmak ise disiplin, sıkı çalışma ve niş üzerine olduğu anda elde edilemeyecek bir şey değil. O zaman gelin başlayalım nasıl dijital esnaf oluruza..

Oyun İçi İçerik Yapıp Satmak

Oyun sektörü müthiş bir ivmeyle ve büyük bir rekabet oluştura oluştura büyüyor. Böyle büyük bir sektörde yine oyun yaparak girmek açıkçası çok zor ve büyük riski olan bir girişim olur. Yine de tavsiye ederim, ama ondan daha kısa bir yol olan bir adım daha var, hali hazırdaki oyunlar için içerikler geliştirmek. Örneğin, Linkedin’e girip 3-10 kişilik ekip yöneten oyun şirketi yöneticilerine oyunlarında bir eksik var mı yok mu diye sorarak işbirliği yapabilirsiniz, model animasyon yazılım artık her ne ise satabilirsiniz. Ya da bazı oyunların para kazandıran hizmetleri olabiliyor. Örneğin Roblox. Roblox, özellikle çocuklar arasında aşırı popüler bir oyun. Roblox içerisinde milyonlarca oynayabileceğiniz harita ve oyun türü var. Bunların hepsi Roblox bünyesinde çalışmayan, Roblox Studio adı verilen bir araç kullanarak başka geliştiricilerin yapmış olduğu harita ve türler. Öyleki sizin benim gibi insanlar bu programı kullanıp oyun içine harita ekleyebilir, 5 – 10 dolar fiyat biçebilir ve çocukların oynamasını sağlayabilir, bir nevi oyuncak satmak gibi. Bunun dışında bir de Unity Asset Store var, bildiğiniz üzere Unity bir oyun motoru ve oyun geliştirmek için kullanılıyor, Unity Asset Store’da geliştiricilere kolaylık sağlamak açısından bazı içerikleri barındıran bir market. Bu markete kendi ürününüzü koyabilirsiniz. Atıyorum hayal gücünüz, Photoshop bilginiz ve oyun bilginiz var. Photoshop üzerinden 2 boyutlu 5 tane karakter yaratıp bunu PNG formatında asset store’a koyup 10 dolardan satabilirsiniz. Hepsinin her zaman alıcısı var.

Envato Market’te Ürün Satmak

Envato Market, dünyanın en büyük dijital ürün marketlerinden biri. Öyleki burada fontlardan tutun Google Slaytlar şablonlarına, After Effects modellerinden WordPress temalarına kadar her şeyi bulabilir, pek tabii satabilirsiniz. Burada önemli olan, talebin ne yönde olduğu. Çünkü çok fazla ürün satışı olan bir markette sizin aradan sıyrılıp satış yapmanız zor olabilir, o yüzden Envato Market’in bültenine girip ya da sitede filtreleme yapıp en popüler satış yapan ürünlere odaklanarak bu ürünleri yapıp satmaya odaklanabilirsiniz. Unutmayın, arz talep ticaretin temel kurallarındandır.

Udemy’de Kurs Satmak

Udemy’de kurs satmak, bilginizi paraya dönüştürmenin yollarından bir tanesi. Ayrıca benim de Udemy’de iki kursum var, inceleyebilirsiniz:

https://www.udemy.com/user/emirhan-kabakci/

2020’den beri 4000 küsur öğrencim olmuş, büyük lütuf. Eğitim içeriği üretmenin maddiyattan çok manevi tatmin getirdiğini de söylemek lazım. Bir defa şunu da söylemek lazım, Türkiye’de Udemy kursu satmak pek para getirmiyor. Bunun sebebi, rekabetin aşırı çok olması ve fiyatların çok düşük olması, aynı zamanda Udemy’nin aldığı komisyonlar. Bunların hepsi eklendiğinde siz pek bir şey kazanamıyorsunuz. Udemy’den bilginizi satarak para kazanmak istiyorsanız, her ne bilginizi satmak istiyorsanız isteyin, mutlaka yabancı dilde kurs çekin ve yükleyin. Böylelikle döviz kazanabilirsiniz. Yurtdışından satın alımlarınız sizin eğitmen profilinize düşecek, sonrasında Payoneer hesabınız aracılığı ile Türk bankanıza paranızı çekebilirsiniz.

Etsy ve Gumroad Aracılığıyla El Kitabı ve Dijital Ürünler Satmak

Etsy ve Gumroad, son zamanlarda dijital ürünlerini satmak isteyen insanların favori marketleri oldu. Bu marketlerde en çok talep edilen ürünler ise “info-product” adını verdiğimiz bilgi verici ürünler. Buna kurslar, el kitapları örnek verilebilir ve dijitalden indirilip kolayca erişilebilir olması avantajdır. Bir fikir olarak şunu söylemem gerekirse, ChatGPT’ye yazdırdığınız bir “nasıl yapılır” makalesini biraz özgünleştirdikten sonra PDF dosyasına çevirip, Canva’dan bir kapak tasarlayıp Etsy ve Gumroad’a 5 dolardan koyup para kazanabilirsiniz. Aynı şekilde, Canva üzerinden yaptığınız broşürleri, şablonları veya bilgilendirici roll-up’ları da satışa koyabilirsiniz. Ne satacağınıza karar veremezseniz, bahsettiğim marketlere girip en çok satanları kurcalayabilir, talepleri analiz edebilir ve kendiniz bu talepler doğrultusunda orijinal ürün üretip satabilirsiniz.

Google Adsense ile Para Kazanmak

İçerik her şeydir arkadaşlar. Öyle ki yıllardır birçok sosyal medya değişti ama blog yazarlığı hep baki kaldı. Bu aşamada biz de blog yazarak para kazanabiliriz ve sitemize eklediğimiz reklamlar sayesinde reklama tıklama başı 1-3 doları bulan paralar kazanabiliriz. Ama tabii içeriğimizden dolar bazlı para kazanmak için içeriğimizin yabancı insanlara hitap etmesi, yani yabancı dilde hitap etmesi ve Google’ın sayfamızı buna göre tanımlaması gerekiyor. Ayrıca içeriklerimiz için SEO çalışmaları yapmalı ve insanların ilgisini çekmek için Google Trends gibi sitelerden gündemde en çok bulunan içerikleri keşfedebilirsiniz.

Shutterstock, Adobe Stock ve Alamy ile Stok Fotoğraf ve Video Satışı

Çok güzel resimler çekiyorsunuz ve videolar kaydediyorsunuz diyelim ki illaki galerinizde böyle fotoğraf ve videolar vardır. Bunlar sadece anı olarak kalmamalı öyle değil mi? Shutterstock, Getty Images, iStock, Adobe Stock ve Alamy gibi stok fotoğraf ve video sitelerine içeriklerini yükleyebilir ve tek fotoğraf satışından 60 dolara varan fiyatlarda paralar kazanabilirsiniz. Fakat burada da iyi para kazanmanın şartı gündemi takip edip SEO uygulamakta yani gündeme ayak uydurmakta geçiyor. Bu sitelerin en çok ziyaret edilen ürünlerini incelemeli ve o konseptlerde içerikler üretip satmalısınız. Bu stok fotoğraf siteleri her hafta e-posta bültenleri yayınlar. Bu e-posta bültenlerinde bu aralar nelerin popüler olduğuna değinirler. Örneğin o hafta uzay konsepti çok yaygınsa, geceleri yıldızları seyrederken üç beş tane fotoğraf çekip, Lightroom gibi uygulamalar ile kaliteyi biraz iyileştirip bu sitelere yüklediğinizde satış yapmamanız olanaksızdır.

Upwork ve Fiverr Gibi Sitelerden Hizmet İhracatı

Yukarıda bahsettiklerim ağırlıklı olarak ürün ihracatı konularını baz alıyor. Şimdi ise, sıcak paranın en hızlı geldiği ihracat türü, hizmet ihracatından bahsedelim. Ürün ihracatında, siz ürününüzü ekler, ayarlamalarını yapar ve beklersiniz. Hizmet ihracatında ise beklemek yoktur, iş alana kadar müşteri kovalamanız lazımdır. Upwork, Fiverr, Peopleperhour, Toptal, Remoteal gibi sitelerde de bunu yapıyoruz. Var olan yetkinliğimizle ya da bu siteleri inceleyip hangi yetkinliğin talep gördüğünü tespit edip o yetkinlikte bilgi sahibi olup onun üzerinde hizmet ihracatı yapmaya karar verdiğimizde (bknz. öğrenmeyi öğrenmek) işverenlerin açtığı ilanlara başvura başvura iş alana kadar devam ediyoruz. Bu aşamayı anlatan mükemmel bir topluluk olan Birlikte İhracat topluluğunu, kurucusu Zekeriya abinin açmış olduğu Freelancer Olma Rehberi‘ni ve Freelancer Olmak Hakkında Tüm Bilgilerin Olduğu Youtube Kanalı‘nı incelemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Ürün ihracatı konusunda “bir kere yap her zaman sat” mentalitesini benimsemiş olan Komünite.com.tr topluluğunu da yine aynı şiddetle öneriyorum.

Peki ben ne yapıyorum? Yukarıdakilerin hepsini diyebiliriz:) Bir konuda uzmanlaşmayı çok istedim, çok denedim ama yapamıyorum, birçok farklı şeyle uğraşıp portföyümü geniş tutmak (bknz. yatırımcı yumurta sepeti mantığı) beni daha çok motive ediyor. Böyle daha iyi çalışıyorum. Nelerle uğraştığımı (yukarıdakilerin dışındaki kariyer çalışmalarım ve para kazanma stratejilerim) anlattığım Youtube videoma da aşağıdan erişebilirsiniz.

Önümüzdeki günlerin bol dövizli, finansal özgür bir şekilde hayallerimizi yaşayabildiğimiz, güçlü ve motive şekilde ülkemizi refaha kavuşturacağımız umut dolu olması dileğiyle..