Captain Marvel
Instagram’da dolaşırken sürekli fragman, reklam ve benzeri tanıtımlar gördüğümden dolayı, açıkçası filme gitme isteğim çok azalmıştı ama tabii gitmek zorundaydım, zira MCU serisini devam ettirmek lazım.
Film hakkında konuşmak gerekirse, zaman olarak 95’lerde geçmesinden dolayı, Fury’nin Avengers projesini başlattığı yıllara denk geliyoruz. Tesseract’ın gelişini, Scrull’ları, Kree’leri bu filmde tanıyoruz. Açıkçası bu filmde Ronan’ı, Tesseract’ı görünce baya bir şaşırdım, Cap Marvel çizgi romanını okumadığım için.
Karaktere gelecek olursak, şöyle bir yorumda bulunabilirim: önce diğer karakterler ile karşılaştıralım. Tony Stark’ı bilirsiniz, ciddi ama mizahtan anlayan, tam bir playboy tiplemesi. Cap America’yı bilirsiniz, sadık ve kibar. Ama Captain Marvel’i tanımlayamadım, yani bir ciddi, bir şaklaban, anlaşılması zor bir karakter olmuş. Umarım ileri ki filmlerde karakteri keskinleşir.
After Credits ise, filmde en heyecan yaptığım bölüm oldu. Tahmin edebileceğiniz üzere, karakterimiz Avengers ile bir araya geliyor.. (başlıkta Spoiler uyarısı demiştim)
Sonuç olarak, filme gidilmeli. Sadece karakter hakkında değil, diğer filmlerde açığa çıkmamış birçok detaya da değiniyor film.
The Punisher
Jon Bertnal’ın Walking Dead performansından sonra, Bertnal’a bir hayranlık başlamıştı içimde. Akabinde Daredevil’de Punisher’i görüyordum Youtube sahnelerinde fakat üniversite yıllarıma denk geldiği için izleyemiyordum. Sonrasında Punisher’in ayrı bir dizi olarak Netflix’te yayınlanmasından sonra, bir hata yaparak Daredevil’i izlemeden Punisher’a başladım. Punisher bitti, karakterler kafamda oturdu. Bol aksiyonlu, ölmez askerlerin bulunduğu film, gayet güzel bir senaryo ile yayınlanmış.
Daredevil
Dediğim gibi, Punisher’ı bitirdikten sonra Daredevil’e başladım ve her gördüğüm karaktere “ulan bu Punisher’da da vardı, demekki öncesinde böyleymiş” diyorum. Daredevil’in daha birinci sezonu bile bitmedi, izlemeye devam ediyorum, karakterler özellikle Matt Murdock’u oynayan adam, tam yerinde seçilmiş.
