24 Yıl Geride Kaldı. Çok Şey Yaşanmış Ama Daha Vakit Varmış Gibi

Bugün 22 Ağustos 2024. 4 gün önce, 18 Ağustos Pazar benim doğum günümdü. Koskoca 24 yılı geride bıraktığım bir gündü. Geçen seneler böyle yazılar yazdım mı yazmadım mı hatırlamıyorum ama bu sene yazmak istedim. Bu yazımda, yeni evimde ay ışığının denize vurduğu yakamozu izlerken içimde ne varsa dökmek istiyorum. Dökeyim ki, hem kendim rahatlayayım, hem “içimi döküyorum” kategorisine uygun olarak Emirhan’ın duygusal yönü ortaya çıksın. Arkada Kıvırcık Ali çalıyor, karşımda denizin dalga sesleri, ay ışığının yakamozu, mahallenin ufak sohbet sesleri ve ben, Emirhan, 24 senenin sonunda nerdeyim biraz içimi dökeyim dercesine balkonuma oturup klavyenin başındayım.

Doğum günüm garip geçti. Ailemin ve arkadaşlarımın kutlayacağını tahmin ettiğim için cumartesi Urla’dan çıktım, Bayındır’a geçtim. Ailemle vakit geçirdim, yemek yedim, akşam yakın dostum Yaşar’ın kafesine geçtim. Gece 00:00’da bana doğum günü sürprizi hazırladılar. Hem alkollü hem pastalı güzel bir akşam geçirdik. Dostlarımın varlığı, ailemin arkamda duruşu benim bu hayattaki en büyük şansım olabilir. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Ama doğum günümün garipliği sürdü. Çünkü cumartesi günü bütün İzmir’de yangın vardı. Hatta ülkenin diğer yerlerinde de varmış. Bayındır’da da yangın çok şiddetliydi. Herkes gergindi. Şimdi ise, insan canı kaybı olmamasına karşın, birçok canlı kaybı ve mal kaybı mevcudiyetinden doğan bir hüzün var şehirde. Bu hüznü ve dost, ailem ve ayrıca Urla’ya döndüğümde ev sahiplerinin (Urla’da yani Gülbahçe’de kiracıyım) bana pasta hazırlayıp doğum günü sürprizi yapması mutluluğunu aynı anda yaşadım o haftasonu.

Yangın demişken, hayatımı ilmek ilmek planlı ve dikkatli şekilde inşaa edip ilerletirken bir yandan bizim nesil birçok şeye şahit oluyor. Ben 18 Ağustos 2000 doğumluyum. Doğumumdan bir sene sonra, 2001 krizi gördük. Buna ben doğrudan şahit olmasam da ailem şahit oldu ve bu benim çocukluğuma da pek tabii etki etti. Ondan sonra, 2013 gezi parkı olayı, 2016 darbe teşebbüsü (ben pek inanmasam da sonuçta etkileri büyük oldu), İzmir Depremi, Maraş Depremi, Koronavirüs, ekonomik, siyasi ve toplumsal problemler, sosyal medyanın getirdiği zararlar ve yarattığı nesil derken kendimizi hayatta zor şekillendiriyoruz. En azından kendim için böyle. Çünkü ne zaman mutlu olsak, sürekli bir engel çıkıyor. Hayatın sırrının mücadeleden geçtiğinin farkındayım ama arada bir uzun bir süre mücadelesiz kalsak fena olmaz gibi. Sürekli olarak bir şeylerle uğraşıyoruz, kötü olaylara şahit oluyoruz. Bu beni yoruyor. Her şeyi kafaya takan bir insan olarak bu beni fazladan yoruyor. 

Kafaya takmak demişken, şu anki durumumu dökmek istiyorum. 1 senelik Bayındır molasının ardından, başvurduğum yüksek lisanstan kabul aldım ve Urla’ya, Gülbahçe’ye deniz kenarında bir eve, nezih bir mahalleye taşındım. Ulaşımımı Kızılgöz’ümle sağlıyorum (bilmeyenler için, 250’lik kırmızı motorum). Çalıştığım iş ve sahip olduğum şirkette yaptığım faaliyetler aynen devam ediyor. Bunu İYTE çatısı altında geliştirmek, artırmak ve büyütmek istiyorum. Bunun yolları çok, İstanbul’daki taktiklerimin aynısını deneyeceğim. Yeni etkinliklere katılacak, yeni insanlar tanıyacak, kulüplerde etkin olacak, kütüphane ve okulun diğer sosyal yerlerinde fazla zaman geçirecek ve Teknopark’ta bir şekilde görev ve/veya yer alacağım. Ama bunlara daha zaman var, sadece ben şu an fazla kafaya takıyorum. Okulum 30 Eylül’de açılıyor, ama ondan önce geçmem gereken bir hazırlık var. Hazırlık sınavına doğum günümden bir gün sonra, 19 Ağustos’ta girdim. Geçerim gibi geliyor, geçme notu 59.5 çünkü. YDS puanım 66 idi, eğer YDS’den en az 70 alsaydım bu sınava girmeme gerek kalmayacaktı, direkt muaf olacaktım. Neyse, İYTE’nin ingilizce sınavı YDS’ye nazaran daha kolaydı. O yüzden umarım geçerim. Sonuç yarın açıklanacak. Son durumu buraya yazacağım.

Geçersem, uzun bir süre boş olacağım. Eylül ortasına doğru kayıt, sonrasında dersler başlayacak ama yüksek lisans dersleri, yani bildiğim konular ve sevdiğim aktivite başlayacak. Yukarıda da dediğim gibi, yüksek lisans üzerinde İYTE’nin kulüp, teknopark ve insan kaynağından yararlanarak karşılıklı yarara dayalı bir iş geliştirme ve girişimcilik politikası izleyip başta Urla, sonra İzmir nezdinde kariyerimi yükselmeyi hedefliyorum.

Geçemezsem, öncelikle üzüleceğim. Çünkü hazırlığın benim için zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Hazırlık yılında dersler günde 5-6 saati alıyor. Onun dışındaki zamanımı çalıştığım işlerle harcasam, hedeflediğim sosyalleşme ve girişimcilik macerasına geç kalmış olacağım. Ama bir alternatif, belki de bu iyi olabilir, hazırlık yılı ile daha yavaş ama oturan bir çevre edinebilir, işlerimi daha yavaş ama daha oturaklı şekilde ilerletebilirim. Yine de, hazırlık yılının gereksiz ve benim için yorucu olacağını düşünüyorum. Hayatımda her zaman hızlı olmayı, yavaş olmaya tercih etmişimdir. Yavaş olarak tek tercihim 1 senelik Bayındır’da “GAP Year” yapmamdı. O da gerekliydi, çünkü hem maddi hem manevi olarak toparlandım, istediklerime sahip oldum ve piyasaya daha güçlü ve konforlu şekilde geri döndüm. Bu süreç esnasında Amazon gibi sermayesi büyük işlere girebilecek riski de aldım ve cebime koydum. Tecrübe ve deneyim, yani zaman, en büyük dopamin kaynağı bence. Sözün özü, umarım hazırlığı geçerim, ama geçemezsem de üzülmeyeyim ve ona göre aksiyonumu alayım. Hayat böyledir. Yanlış yol yoktur, ağaç dalları vardır, o dallar sizi nereye sürüklerse orada meyve verirsiniz. Üzülmeye değmez hayat. Ne dertler var.

Urla’ya taşınalı 2 hafta olacak. 9 Ağustos’ta ailemle geldik yerleşmeye, ertesi gün onlar döndüler. Ev sahipleri çok samimi, benimle çocukları gibi ilgileniyorlar. Böyle bir ev ve mahalleye geldiğim için şanslıyım. Çevre çok iyi. Evin önünden, yakınındaki Gümüşkoy Sahil, Gülbahçe Sahil gibi halk plajlarından denize girilebiliyor. Manal Koyu gibi harika koylar var ve çok yakın. Gülbahçe köyü içinde birçok kafe var, ben şimdilik sadece Rodones Coffee’ye gittim. Mordoğan ve Karaburun yolunda çok güzel kamp yerleri var. Motoru alıp müzik açıp boş boş dolaşmak, ya da akşamüstüleri deniz kenarında yürüyüşe çıkmak insana çok iyi geliyor. Zaten iş güç, ev işleri (çamaşır, bulaşık vb.) yemek derken gün bitiyor. Arkadaşlarım da saolsunlar geliyorlar, sohbet ediyoruz, zaman geçiyor. Anı yaşamak bu zaten. En büyük zenginliklerin de bunlar olduğunu düşünüyorum.

Ve evet, 24 yıl geride kaldı. 2000’de doğdum, 2001’de Urla’ya taşındık. Çocukluğum ve anılarımın başladığı o yıllar Urla’nın Bademler köyü’ne taşınmamızla başladı. Bademler Köyü ünlü ve gelişmiş bir köy. Türkiye’nin ilk ödüllü filmi Susuz Yaz’ın çekildiği köy. Tiyatrosuyla ünlü. 2001’den 2008’e kadar burada yaşadık. Karakterim ve çocukluğum burada şekillendi. Birçok insan tanıdık, özellikle ailemin çevresi çok büyük. 2008’de Bayındır’a döndük. Bayındır, daha doğrusu Bayındır’ın Yakapınar Köyü benim memleketim. Ama biz Bayındır’da oturuyoruz. 2008’den 2014’e kadar Bayındır’da çevre yaptım, büyüdüm. Burada, Urla’dan çok farklı ama yine de güzel bir kültür var. Şu an herkesle konuşabiliyorsam ve üniversitelerde, topluluklarda “Çevre Nasıl Yapılır” konferansı verebiliyorsam bu sayededir. Çok farklı kültürlerde bulundum çünkü. 

2014’te Ortaklar Fen Lisesi’ni kazandım ve daha 14 yaşındayken Aydın’a yatılı okumaya gittim. Hayatımın dönüm noktası bu oldu. O yaşta yatılı okumak, hocalarını ve arkadaşlarını ailenden çok görmek, hasta olduğunda yanında arkadaşını görmek, birçok farklı hata yapmak, tek başına yaşamak insana büyük olgunluk katıyor. Ortaklar anılarımı buraya döksem sayfalar sürer. En güzel yıllarımdan 4 senesi burada geçti diyebilirim.

2017’de kariyer hedefim yazılım ve girişimcilik nezdinde şekillenince İstanbul’u kafaya koydum ve 2018’de girdiğim üniversite sınavında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği’ni kazandım. İstanbul bana iş hayatımda çok katkı sağladı. Birçok arkadaşım da oldu şüphesiz. Sonra 2021’de Girişimcilik Vakfı’na kabul aldım, 2022’de İspanya’ya Erasmus’a gittim. 2023’te Beşiktaş’ta Yaşar’la eve çıktık. Beşiktaş’ın göbeğindeydik ve evimize sürekli arkadaşlarımız geliyordu. 2023 Temmuz gibi mezun oldum Bayındır’a 1 sene dinlenmek üzere geri döndüm. O esnada ALES ve YDS sınavlarına girdim, ALES’ten 78 aldım, YDS’den 66 aldım. ALES puanım yüksek lisansa girmeme yetti, mülakatı da başarıyla geçtim ve Ağustos 2024’te, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Teknoloji, Tasarım ve İnovasyon Yönetimi Tezli İngilizce Yüksek Lisans Programı’na kabul aldım. İşte benim hayatım özeti budur. Urla, Bayındır, İspanya ve Erasmus sürecinde gezdiğim 16 ülke 35 şehir, İstanbul ve Aydın. 24 seneye, 40 senelik anılar sığdırdım. Bu anıları analiz ederek, derleyerek toparlayarak hayatıma devam ediyorum. Ne kadar yaşarım bilinmez ama şu ana kadarki yaşadıklarım için Allah’ıma şükürler olsun. Hayatıma, kaderime teşekkür ederim. En büyük şansım olan ailem için teşekkür ederim. Kafamın bulanık olduğu şu günlerde klavyede bunları yazmak beni biraz rahatlattı. Yarın sonuçlar açıklanınca hazırlığı “GEÇTİ” yazısını görürsem değmeyin artık keyfime. İnşallah diyelim. Nice yaşlarıma..

23 Ağustos 2024 Güncellemesi: Sınavı geçmişim. Hazırlıktan muafım, direkt olarak programa başlayacağım. Çok şükür bugüne..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir