Arkadaşımın tavsiyesiyle The Boys birinci sezona uzun zaman önce başlamıştım ama okuldan işten güçten pek bakamamıştım. Bu yaz tekrardan başladım ve üç sezonu tek seferde bitirdim. The Boys’un en sevdiğim iki yönü var.
Birincisi, The Boys sadece bir süperkahraman dizisi değil, aynı zamanda bir eleştiri dizisi. Dizinin laf etmediği yapım, şirket, devlet, ülke kalmamış resmen. Her şeyi alaya almışlar ve süperkahraman dünyasını olabildiğince realist bir yaşam çerçevesinde ele almışlar. Bunu aşağıdaki dizide geçen bir sözden anlayabiliyoruz:
“İşin aslı amerikan olmak demek kahraman olduğunu bilmek demekktir. peki ne yaparız? tüm pisliklerimizi sümen altı ederiz. Sonra asker çocuk gibi efsaneler uydururuz. pazarlayan kişi de gırla zengin olur.”
Dizinin ikinci sevdiğim özelliği ise her karakterin dibine inmesi. Dizideki neredeyse her karakterin arkaplanını, duygularını biliyoruz ve empati kurabiliyoruz.
Mutlaka izleyin.