Kurbağalar bir yarışma düzenlemiş. Hedefleri çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: ”Zavallılar! Hiç bir zaman başaramayacaklar!”
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış: ”Zavallı! hiç bir zaman başaramayacak!”
Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.
Biri ona yaklaşmış ve sormuş; ”Bu işi nasıl başardın?” diye ve cevap gelmemiş. O anda farkına varmışlar ki;
Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Önceki makalelerimde de bahsettim, Jobs diyordu ki : “Bu hayat size bir kere bahşedildi. Başkalarının dediği şekilde, başkalarına özenerek yaşamayın. Zamanınız değerli.” En azından benim anladığım buydu Jobs’un dediğinden. Yok şu üniversiteyi kazanman gerekiyor, yok devlete sırtını yasla ömür boyu rahat et, yok bilmem ne. Sanane kardeşim. Diyeceksiniz ki, şu üniversiteyi kazanmam gerekiyor, hayallerimi gerçekleştirmem için şunu yapmam gerekiyor, eğer yapabileceğime inanıyorsam yaparım. Başarı böyle elde edilir, edemeyenler anca arkanızdan “yapamazsın” diye bağırır ve size düşen görev, onları dinlememektir.