Herkese merhaba,
Nedense, bu seneki “analiz – hedef” yazımı daha duygusal yazıyorum eskilerine nazaran. Çünkü 2022 yılı, hem duygusal, hem maddi, hem fiziksel olarak birçok bedel ödediğim, ama karşılığında hayatımın sonuna kadar beni güçlendiren ve belki de çok büyük adımların başlangıcı olan olayların yaşandığı, inanılmaz, bir o kadar olgunlaştığım, bir o kadar çabaladığım, muhteşem bir yıldı.
Diğer bölüme geçmeden önce, eski yazıları aşağıya ekliyorum, okuyabilirsiniz:
2019 Analizi 2020 Hedefleri • En dolu yılımsın 2019 !
2021 Analizi 2022 Hedefleri – İstediklerimi Almaya Başladığım Bir Yıl
2022 yılı, benim üniversiteye geçene kadar “üniversitede şunları yapacağım” dediğim ve gerçekten “şunları” yaptığım bir yıldı. Bu sene birçok farklı güzel şey yaşadım ama en önemli iki olay, Erasmus gibi harika bir macera yaşamam, bu süre zarfında 12 ülke 35 şehir gezmem, ve Ekim ayında ise kendi şirketimi açmak oldu. Bu sayede istediğim işleri almak, kendi işlerimi büyütmek, satın alma özgürlüğüne kavuşmak, kişisel gelişimimi artırmak gibi birçok durum başıma geldi. İyi ki geldi.
Efendim adettendir, öncelikle yazımızın şablonuna uygun olarak geçen sene ne hedefler belirlediğimize bakalım:
“2022 benim için ilk şirketimi kurduğum ve Avrupa’da gezdiğim bir yıl olsun özetle”
Bu kadar net bir hedef belirleyip bunu tutturduğum için kendime, aileme ve her daim beni destekleyen “dostlarıma” minnettarım.
Bu benim genel hedefimdi, ama alt hedeflere geçmeden şöyle bir geriye gidip neler yaptığıma bir bakalım:
1 Ocak’ta ailemle birlikte yılbaşını kutlayarak 2022’ye girdik.
Geçen senenin yazısından hatırlarsınız, 23 Kasım 2021’de hem Girişimcilik Vakfı’ndan kabul almıştım hem de İspanya vizem çıkmıştı. O günden beri Vakıf ve Erasmus hazırlıklarına koşturdum. 31 Ocak olan uçak tarihim yaklaştıkça bu heyecan daha da arttı. Şu an bile bu satırları yazarken heyecanlanıyorum, çünkü ilk defa bu kadar uzun süre ailemden kopacaktım, ilk defa yurtdışına çıkıyordum.
31 Ocak’ta kadar iki farklı duruma zamanımı ayırıyordum: birincisi ailemle olabildiğince zaman geçirmek, ikincisi işlerimi devam ettirmek (tam zamanlı ve freelance işler devam ediyordu çünkü, hâla ediyor detayını açıklayacağım). Özellikle aile kısmı çok önemliydi, çünkü yurtdışına gitmeden ailemle ne kadar vakit geçirirsem o kadar kârdı. Tabii bu süre zarfında sınavlarım da vardı, ara ara İstanbul’a gidiyordum, vakıftaki arkadaşlarla falan vakit geçiriyordum.
16 Ocak’ta lise arkadaşlarımla tiyatroya gitmiştim. İstanbul’da kaldığım süre boyunca tüm arkadaşlarımla vakit geçirip onlarla da olabildiğince zamanı değerlendirmek istiyordum. Dostlar, her zaman derim, aile, dostluk, sevgi, arkadaşlık, bunlar bizi insan yapan olgular. En değer verdiğim olgular.
Teker teker dostlarımla, arkadaşlarımla vedalaşıyordum. Ve tabii ki, hem liderim, hem mentörüm, değerli patronum Serkan abi ile de Erasmus öncesi görüşmemizi yapmıştık:)
21 Ocak’ta Girişimcilik Vakfı’nın genel buluşması olan FellowUp konseptinin ikinci buluşmasıydı..
ve 31 Ocak. Erasmus maceram başlamıştı. O gece sabahlamıştım.
O gün, ailemden ayrılmanın bir hüznü vardı içimde. Garip bir histi. Bir yandan hayallerime kavuşmanın verdiği gurur, bir yandan ailemin gözyaşları, ama mutlu, bir o kadar endişeli gözyaşları, bir yandan belirsizlik, bunun getirdiği düşünce telaşları, çok farklı duygular içerisindeyim. Sonrasında, Polat Alemdar’ın sözüyle, “Sonunu Düşünen Kahraman Olamaz” mottosuyla önümü asla göremediğim bu yola çıktım.
Havalimanı köşelerinde böyle uyuyordum. Bu köşelerde uyuma serüvenim Erasmus boyunca çok fazla artacaktı.
Ve ulaşmıştım. Binbir türlü zorlukla, otobüste mide bulantısından tutun 2 günlük uykusuzluğa kadar bin türlü olayla Salamanca’ya varmayı başarmıştım. Yeni arkadaşlarımla tanışmıştım. Bunların hepsini “Erasmus Emço” konseptimde bahsettim, aşağıda izleyebilirsiniz..
Şimdi buraya Erasmus’ta yaşadıklarımı yazıp sizi sıkmayacağım. Çünkü hayatımın en maceralı, en güzel 6 ayı idi bu süreç. O yüzden, hepsinin kaydını anlık aldım. Vloglarda her yaşadığımı kaydettim, yalnız sadece İtalya vlogu yok onu montajlamayı unutmuşum Tabii İtalya kısmına Instagram hikayelerimde bol bol yer vermiştim, oradaki öne çıkarılanlardan bakabilirsiniz: https://instagram.com/kabakciemirhan
Ama şunu söylemeliyim ki, bu satırları yazarken çok duygulandığım kesin. Havalimanlarında yattığım, partilerde sabahladığım, sokaklarda çalıştığım, hostel bulamayıp kaldırım taşlarında uyuduğum bir süreçti bu. Hâla daha idrak edemiyorum, mükemmeldi..
Bu süreç zarfında kariyerimde çok bir değişiklik olmadı. Bazı yabancı işler almıştım, Komunite’ye katılmıştım, tam zamanlı işime devam ediyordum. Onun detayına da aşağıdaki şu videodan ulaşabilirsiniz:
Erasmus sürecini çok uzatmayayım. 18 Haziran’da ülkeye dönüş yaptım. Dönüş yapar yapmaz yaptığım iş ev tutma sürecini halletmek olmuştu. Kardeşim gibi gördüğüm Yaşar arkadaşımla bir ev bulduk Beşiktaş’ta, ev sahipleri de İzmir’e taşınacakları için hemen fiziksel olarak sözleşmeyi imzaladık. 6 aylık düzensiz ordan oraya geçen, Erasmus öncesi ise yurtlarda, misafirhanelerde, arkadaşlarımın evlerinde geçen göçebe yaşamdan sonra artık benimde bir düzenim olacaktı..
23 Haziran’da lise arkadaşlarım Güven, Levent, Rumeysa ve ben, Mustafa ve Erkan hocalarımızın teşvikleriyle Ortaklar Fen Lisesi Mezunlar Derneği’ni kurduk. Bu dernekle bir buluşma ayarlacak, çeşitli etkinlikler için planlamalar yapacaktık.
Oyun oynamayı özlemiştim. Saz çalmayı özlemiştim. Araba sürmeyi özlemiştim. Erasmus dönüşü hepsini hızlıca gerçekleştirip bir dinlenme seansı yaptım. Saz çaldığım videoları Youtube kanalımdan ya da Instagram hesabımdan izleyebilirsiniz..
18 Haziran’dan 17 Temmuz’a kadar pek bir şey yapmış sayılmam. Tam zamanlı işim devam ediyordu, freelance tek tük işler alıyordum, ailemle ve arkadaşlarımla hasret gideriyordum, bol bol geziyordum. 17 Temmuz’da babamla birlikte yola çıkıp İstanbul’a evime yerleşmeye gitmiştik.
Sonra yaz okulu başladı. Eve çıktığım için arkadaşlarım geldi, beraber ortamlar yaptık, okula gittim geldim, kariyer anlamında yine bir atağım yoktu. Arkadaşlarımla takılmak, evde bilgisayar oynamak hoşuma gidiyordu, yaz okulu derslerim zaten vaktimi alıyordu. Sanki bir şeyin zamanını bekliyor gibiydim.
18 Ağustos doğum günümdü. Arkadaşlarım bana unutamayacağım doğum günleri düzenlediler..
Sonrasında ise, yaz okulum devam etti ve bitti. Bittikten sonra İzmir’e döndüm, OFL MED ile ilgilendim, ailem arkadaşlarım ve işim ile zaman geçirdim.
Eylül başında koronavirüse tekrar yakalandım. Bayağı hırpalanmıştım.
26 Eylül’de İstanbul’a tekrar döndüm.
29 Eylül’de, Girişim Haberleri kurucusu İsmail Karaçengel kardeşimin davetiyle Girişim Haberleri Buluşmasına gittim.
4 Ekim’de harika bir olay oldu. Yenibirlider Derneği’nin düzenlemiş olduğu Sosyal Fayda Hackathon’unda 3. Olduk. Bu güzel sonuçla birlikte hem para ödülü, hem Yenibirlider 10. Yıl Buluşması’nda bulunma şansı, hem de Özgür Demirtaş, Getir kurucusu Nazım Bey gibi isimlerle bir araya gelme şansı elde ettim. Buradan tekrar ekip arkadaşlarım Elif Damla ve Emre’ye teşekkür etmek istiyorum.
10 Ekim’de ise, üniversite hayatım boyunca en çok istediğim iki şeyden birini gerçekleştirdim. Birincisi Erasmus’tu. İkincisi ise, KENDİ ŞİRKETİMİ KURDUM.
Önceki yazılarımdan, sosyal medya hesaplarımdan bilirsiniz. Bu zamana kadar birçok farklı yerde, gönüllü olarak, paralı olarak, stajyer olarak, birçok durumda yer aldım. Hackathon’daki 3.’lükten sonra, ayrıca Kerimcan arkadaşımın beni gaza getirmesiyle artık vaktin geldiğini düşündüm. Çünkü, birçok farklı işle uğraşıyordum, hepsini ayrı ayrı seviyordum. Neden hepsini bir iş kolu olarak yürütüp tek şirket altında ilerletmeyeyim ki? Freelance web geliştiriyordum, dijital pazarlama hizmeti satıyordum, mobil oyun yapıyordum, piyasada bini aşkın stok fotoğrafım vardı, Udemy’de iki tane kursum vardı. Neden bunları profesyonelleştirip fatura kesmiyordum, yurtdışına çalışmıyordum? İşte tüm bu soruların cevabını verdim, 10 Ekim’de şirketimi kurdum ve kendi rotamı, kendi markamı profesyonel olarak çizdim.
Tabii bu esnada tam zamanlı işim de devam ediyordu, yani “Tam zamanlı çalışırken kendi işini de yapanlar” kafilesindeydim.
Devamında kendi işim, çalıştığım yer, okul ve staj olarak zamanımı bölüyordum..
Sosyallikten de pek tabii fire vermiyordum. Her Cuma ya da Cumartesi lise arkadaşlarımla halı saha yapıyor, haftasonları çalışmıyor ya da olabildiğince işlerimi minimuma indiriyordum. Boş zamanlarımda saz çalıyor, geziyor, oyun oynuyordum. Bu rutin şu anda da devam ediyor.
10 Kasım’da kendi şirketime ilk aylık faturamı kesmiştim.
Apple hayranı olduğumu biliyorsunuz, bunun sebebi o muhteşem ekosistemin birbiriyle harika bir uyumla çalışması. Bu konuda da bir yatırım yaparak, aileye yeni bir iPad Air ekledim.
24 Kasım’da, Girişimcilik Vakfı’nın bize özel davetiyle Ülker Arena’da Fenerbahçe Derneği’nin etkinliğine gittik. Burada, Mor ve Ötesi, Fahri Atakoğlu gibi isimlerin konserlerini dinleme, Cem Yılmaz, Ali Koç gibi isimlerin konuşmalarını dinleme şansına sahip olduk.
26 Kasım’da Girişimcilik Kulübü’nün ilk buluşmasına gittim.
30 Kasım ya da 1 Aralık gibi Oyun Uygulama Akademisi’ne kabul oldum. Buradaki amacım, var olan Unity ve Flutter becerilerimi iyiden iyiye geliştirip hem sertifikalandırmak, hem de kendi şirketime yapacağım oyunlar için bilgi birikimimi artırmak.
9-10 Aralık’ta canım ailem Girişimcilik Vakfı’nın yeni sezon ilk buluşması vardı.. Ahu Serter gibi isimleri dinlediğimiz, birbirimizle tekrar bir araya geldiğimiz, The Game’de oyunlar oynadığımız, karaoke yaptığımız muhteşem bir etkinlikler silsilesi oldu.
Ve şimdi, bu satırları yazarken ayın 20’si. Takvimim hep dolu, yeni yeni etkinliklere de gideceğim, aldığım işleri tamamlayıp yeni işlere de yelken açacağım.
Şimdi ise, şuna bakmalıyım, ben 2023’te ne yapacağım?
Geçen seneki “analiz – hedef” yazılarımda şunu farkettim, çok fazla şey yapmışım, çok fazla analiz yapıp çok fazla hedef koymuşum ve ertesi senelerde bunları gerçekleştirmişim. Ama artık üniversite yıllarım için hedef kalmadı, yurtdışı hayalimi gerçekleştirdim (fazlasıyla), işimi kurdum, çevre yaptım, kendimi geliştirdim. Şimdi ise, çok daha olgun, çok daha profesyonel bir hedefim var.
Şöyle ki, 2023 hedefim öncelikle mezun olmak Üniversiteden ve İstanbul’dan alacağımı aldım, vereceğimi verdim. Bu sene yaz okulundan itibaren olmak üzere, 2023’te de okul çok fazla vaktimi alacak çünkü stajda ders anlatıyorum, kendi derslerimde de yoğunluk var. O yüzden okulun bitmesi benim için önemli ki artık hayata atılayım.
Bu süre zarfında, yarışmalara katılmaya devam etmek ve kendi şirketimin iş kollarını büyütmek istiyorum, örneğin el kitaplarımı Gumroad ve Etsy üzerinde piyasaya sürmek gibi. Bunları önceden planlamıştım, Ocak sonrası uygulamaya koyacağım. Bir adet mobil oyunum var, onu da piyasaya sürmek istiyorum, hatta oyunları piyasaya sürmeyi artırmayı istiyorum.
Yatırımlarımı, borsa işlemlerimi ve iş kollarım arasındaki likit akışını artırıp bir otomatikleşme oluşturmak istiyorum. Artık ben para için değil, paranın benim için çalışması lazım, bunu hırs olarak algılamayın lütfen, “davranışsal ekonomi” ağzıyla konuşuyorum. Pasif gelir, yumurta sepeti, portföy yönetimi, zaman yönetimi konularından daha önce bahsetmiştim. Youtube kanalımı inceleyebilirsiniz.
Okul biter de mezun olursam ne yapacağımı bilmiyorum. Gerçekten, bu yazıyı 5 senedir yazıyorum ama ilk defa bir hedef koyma da başarısızım şu an. Çünkü 2023 Haziran’ında diplomamı aldığımda ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Evet, maddi özgürlük ve hayatı idame ettirme konularını yukarıdaki yaptıklarım ve yapacaklarımla çözüyorum, ama nerede yaşarım, nereye odaklanırım, nereden evimi alırım gibi konularda bir fikrim yok. İzmir’e ailemin yanına ya da yakınına dönebilirim, yurtdışına gidip çalışabilirim, İstanbul’da kalabilirim, hiçbir fikrim yok, hepsi benim için uygun hedefler. O yüzden bu hedefi akışına bırakacağım. Bu hedefin opsiyonel olmasının sebebi, 2023’ün çok hareketli geçeceğini önceden öngörmemdir. Seçim yaklaşıyor, enflasyon çok yüksek, kendi işimi başlattım, belirsizlikler hat safhada. O yüzden, bekle gör politikası uygulayacağım.
Açıkçası başka hedefim yok. Kendimi geliştireyim gibi hedefler koymayacağım çünkü onlar artık otomatik olarak gerçekleşiyor. Özellikle tableti aldıktan sonra tüm kütüphanemi dijitale taşıdım ve Mac üzerinden yaptığım işlemleri iPad üzerinden okuduğum kitaplarla ve notlarla destekliyorum. Ekosistemimi oluşturdum, hedeflerimi gerçekleştirdim. Bundan sonrasına biraz da zaman karar verecek. Ben sadece işime odaklanacağım.
2022’yi analiz ettim. Daha birçok olay, özellikle Erasmus’ta olmak üzere birçok güzel anı biriktirdim ama hepsini burada paylaşmam mümkün değil. 2023’te harika şeyler olacak, ama hepsini hedef olarak belirtmem de mümkün değil. Geçen seneler biraz daha öngörülebilirdi, ama artık üniversite hayatımın sonuna yaklaşıyorum. Seneye bu yazıyı daha farklı yazacağımı biliyorum. Belki yurtdışına yerleşmiş, belki İzmir’de, memleketimde güzel bir sahil kıyısında otururken, belki o evin içinde bir çalışma odası kurup orada, belki ailemin yanında, belki okulu uzatıp yine İstanbul’da, belki yüksek lisans yaptığım okulumun sınıfında, bilemiyorum. Şu an içimde, lise son sınıfın son cumasının ince kederi var. İlmek ilmek işlediğim üniversite yıllarım, önümüzdeki sene bitecek ve bu yıllar her istediğimi yaptığım yıllar oldu. Bu isteklerimi yaparken çok büyük bedeller ödedim ama onları burada bahsetmeyeceğim. Bazılarını biliyorsunuz zaten. Ama o bedeller ödenmese, olgunlaşamayız öyle değil mi?
Dostlar, bu yazıya devam edersem size rakı masası kurdurtmak zorunda kalacağım. Nedense bu seneki yazımda biraz duygulandım. Artık her şey daha da ciddileşti. Bir oyunun içerisindeysek eğer, ilk Boss’u kestik. Bir dizinin içerisindeysek eğer, başrolün en yakın arkadaşı ölüyor. Değişim içindeyim. Buna, bunca sene çabaladığım ve sonunda maddi özgürlük sağladığım işlerim, en sonunda kendi işini kurmam, Erasmus’ta biriktirdiğim harika anılar sebep oldu, ve bunların çoğunun 2022’de gerçekleşmesi beni şaşırttı.
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Seneye sağ olursam eğer, tekrar görüşmek dileğiyle. Bakalım hayatımda neler değişecek, neler göreceğim, neler yaşayacağım, ne hedefler belirleyeceğim…