Hayatımda Radikal Değişiklikler – Sosyal Medya Detoksu, Blogçuluk, Sadeleşme, Spor

Evvet. Durduk yere gelen değişiklik yapma isteği bu yıl Eylül’ün başında baş gösterdi. Eylül ayı İzmir’de havanın çok sıcaklardan yağmurlara keskin bir dönüş yapılan bir ay oldu. Havalardan mı, hasta olmamdan mı bilinmez, kendimde büyük değişiklikler yapmak istedim.

En büyük değişiklik sosyal medya bağımlılığı. Bu işe ilk önce Snapchat’i silerek başladım. Snapchat’te seri yaptığım 40’a yakın arkadaşım vardı. Bazılarıyla 1000 günü aşan bir serim vardı. 1000 gün boyunca aralıksız her gün birbirimize Snap atmışız demek oluyor bu. Bu da üzerimde bir baskı yaratıyordu. Şöyle ki, gittiğim her yerde, katıldığım her etkinlikte ya da ne bileyim deniz kenarında yemek yerken bile Snap atıp anı ölümsüzleştirme ihtiyacı güdüyordum. Bunu hep yapma ihtiyacı vardı, Snap attıktan sonra ise andan keyif almıyordum genelde, çünkü yapmam gereken bir görev vardı ve onu yerine getirmiştim, işim bitmişti gibi hissediyordum. Velhasıl kelam, Snapchat’i silmekle sosyal medya bağımlılığımın önemli bir kısmını yendim.

Sosyal medya hususu bitmedi. Daha boş zamanlarımda 2-3 saatlerimi kaybettiğim Instagram Reels’leri vardı. Instagram’ı silemezdim çünkü kariyer hayatımda Instagram, en az Linkedin kadar önemliydi. Kendi PR’ımı oradan da çok yapıyordum. Buna da şöyle bir çözüm buldum, tüm sosyal medyalarımı (Instagram, Facebook, Twitter vb (Linkedin hariç)) telefonumdan kaldırdım. Telefonda sosyal medya olarak sadece Whatsapp ve Linkedin kaldı, bu ikisini zaten sadece iş için kullanıyorum, bağımlılık yaratacak bir durum yok. Ondan sonra, sosyal medyaları tabletime yükledim. Tabletime yükleme sebebim ise bildirimlere bakmak ve günde 10-15 dakika sadece hikaye ve gönderilerde gezinmek. Çünkü tablette zaten keşfete bakma ihtiyacı gelmiyor. Telefonda oluyor o, girince parmak otomatik olarak kilit aç > Instagram > keşfet > sağ üstteki reels e tıklıyor ve aşağı doğru sürükleniyor. Ama tablette bu konforu bulamadığım için bağımlılık da olmuyor. Zaten arkadaşlarla sosyalleşirken, dışarıda ya da başka yerde yanımda telefonum oluyor, tabletim olmuyor. Böylelikle hiç yoktan sosyal medya bağımlılığım %70-80 oranında azalıyor (ekran bakma süreme göre bu istatistiği veriyorum). Arkadaşlarla muhabbet ederken muhabbet bitince telefona bakmaktansa etrafa boş bakmayı yeğliyorum. Bundan 15 sene öncesine kadar insanlar ne yapıyordu sanki 🙂

Bu iki bedava dopamini bırakınca yeni bir uzun soluklu dopamin kaynağına ve disiplin sürecine ihtiyacım olduğunu farkederek gemiyi spor limanına çektim. İYTE öğrenci kartım çıkar çıkmaz okulun spor salonuna yazılacağım. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur diyerek hayatımı daha kaliteli hale getirmeye çalışacağım.

Son olarak blogçuluktan bahsetmek istiyorum. Blogçuluk, 98’li yıllardan beri internet üzerinde değişmeyen tek sektör olarak kaldı. Myspace’ler gitti Facebook’lar geldi, Facebook’lar gitti Instagram’lar gitti. Yeri geldi geçen günkü gibi Instagram kapandı, şimdi TikTok kapatılacak deniyor falan. Sürekli bir oynama var. Evet kısa vadede hızlı etkileşim için bu sosyal medyalar iyi, ben de işim için kullanıyorum zaten. Ama uzun vadede hayat yedeklemesi, iç dökme ve günlük tutmak için blogdan daha iyi bir alternatif yok benim gözümde. Her şeyi hemen paylaşmak yerine, bu anları yaşayıp, biriktirip, sindirip, deneyimleyip blog yazılarında toplu olarak yazmak daha iyi hissettiriyor. Ayrıca geçmişe dönüp bakınca boş geçmediğimi görebiliyorum, yaşadıklarımı, deneyimlerimi, her şeyi bir anda görebiliyorum. Bu da tabii beni dağıtmıyor, sade bir yaşam ve yedekleme benimsememi sağlıyor. Bir artı daha, yazmak bağımlılıkmış. İnsanın yazdıkça yazası geliyor, kafaya taktığı ne varsa yazıyor, yazdıkça rahatlıyor. Ben zaten okumalarımı, araştırmalarımı bloguma yedekliyordum ama bu değişiklikten sonra okumalarımı, araştırmalarımı, çalışma hevesimi artırmaya karar verdim, daha doğru karar vermedim, kendiliğinden bu istek geldi. İşte hızlı dopamini kesince, uzun vadede disiplin, sebat ve kararlılık sizi buluyormuş demek ki. Yazmak güzel şey.

24 Yıl Geride Kaldı. Çok Şey Yaşanmış Ama Daha Vakit Varmış Gibi

Bugün 22 Ağustos 2024. 4 gün önce, 18 Ağustos Pazar benim doğum günümdü. Koskoca 24 yılı geride bıraktığım bir gündü. Geçen seneler böyle yazılar yazdım mı yazmadım mı hatırlamıyorum ama bu sene yazmak istedim. Bu yazımda, yeni evimde ay ışığının denize vurduğu yakamozu izlerken içimde ne varsa dökmek istiyorum. Dökeyim ki, hem kendim rahatlayayım, hem “içimi döküyorum” kategorisine uygun olarak Emirhan’ın duygusal yönü ortaya çıksın. Arkada Kıvırcık Ali çalıyor, karşımda denizin dalga sesleri, ay ışığının yakamozu, mahallenin ufak sohbet sesleri ve ben, Emirhan, 24 senenin sonunda nerdeyim biraz içimi dökeyim dercesine balkonuma oturup klavyenin başındayım.

Doğum günüm garip geçti. Ailemin ve arkadaşlarımın kutlayacağını tahmin ettiğim için cumartesi Urla’dan çıktım, Bayındır’a geçtim. Ailemle vakit geçirdim, yemek yedim, akşam yakın dostum Yaşar’ın kafesine geçtim. Gece 00:00’da bana doğum günü sürprizi hazırladılar. Hem alkollü hem pastalı güzel bir akşam geçirdik. Dostlarımın varlığı, ailemin arkamda duruşu benim bu hayattaki en büyük şansım olabilir. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Ama doğum günümün garipliği sürdü. Çünkü cumartesi günü bütün İzmir’de yangın vardı. Hatta ülkenin diğer yerlerinde de varmış. Bayındır’da da yangın çok şiddetliydi. Herkes gergindi. Şimdi ise, insan canı kaybı olmamasına karşın, birçok canlı kaybı ve mal kaybı mevcudiyetinden doğan bir hüzün var şehirde. Bu hüznü ve dost, ailem ve ayrıca Urla’ya döndüğümde ev sahiplerinin (Urla’da yani Gülbahçe’de kiracıyım) bana pasta hazırlayıp doğum günü sürprizi yapması mutluluğunu aynı anda yaşadım o haftasonu.

Yangın demişken, hayatımı ilmek ilmek planlı ve dikkatli şekilde inşaa edip ilerletirken bir yandan bizim nesil birçok şeye şahit oluyor. Ben 18 Ağustos 2000 doğumluyum. Doğumumdan bir sene sonra, 2001 krizi gördük. Buna ben doğrudan şahit olmasam da ailem şahit oldu ve bu benim çocukluğuma da pek tabii etki etti. Ondan sonra, 2013 gezi parkı olayı, 2016 darbe teşebbüsü (ben pek inanmasam da sonuçta etkileri büyük oldu), İzmir Depremi, Maraş Depremi, Koronavirüs, ekonomik, siyasi ve toplumsal problemler, sosyal medyanın getirdiği zararlar ve yarattığı nesil derken kendimizi hayatta zor şekillendiriyoruz. En azından kendim için böyle. Çünkü ne zaman mutlu olsak, sürekli bir engel çıkıyor. Hayatın sırrının mücadeleden geçtiğinin farkındayım ama arada bir uzun bir süre mücadelesiz kalsak fena olmaz gibi. Sürekli olarak bir şeylerle uğraşıyoruz, kötü olaylara şahit oluyoruz. Bu beni yoruyor. Her şeyi kafaya takan bir insan olarak bu beni fazladan yoruyor. 

Kafaya takmak demişken, şu anki durumumu dökmek istiyorum. 1 senelik Bayındır molasının ardından, başvurduğum yüksek lisanstan kabul aldım ve Urla’ya, Gülbahçe’ye deniz kenarında bir eve, nezih bir mahalleye taşındım. Ulaşımımı Kızılgöz’ümle sağlıyorum (bilmeyenler için, 250’lik kırmızı motorum). Çalıştığım iş ve sahip olduğum şirkette yaptığım faaliyetler aynen devam ediyor. Bunu İYTE çatısı altında geliştirmek, artırmak ve büyütmek istiyorum. Bunun yolları çok, İstanbul’daki taktiklerimin aynısını deneyeceğim. Yeni etkinliklere katılacak, yeni insanlar tanıyacak, kulüplerde etkin olacak, kütüphane ve okulun diğer sosyal yerlerinde fazla zaman geçirecek ve Teknopark’ta bir şekilde görev ve/veya yer alacağım. Ama bunlara daha zaman var, sadece ben şu an fazla kafaya takıyorum. Okulum 30 Eylül’de açılıyor, ama ondan önce geçmem gereken bir hazırlık var. Hazırlık sınavına doğum günümden bir gün sonra, 19 Ağustos’ta girdim. Geçerim gibi geliyor, geçme notu 59.5 çünkü. YDS puanım 66 idi, eğer YDS’den en az 70 alsaydım bu sınava girmeme gerek kalmayacaktı, direkt muaf olacaktım. Neyse, İYTE’nin ingilizce sınavı YDS’ye nazaran daha kolaydı. O yüzden umarım geçerim. Sonuç yarın açıklanacak. Son durumu buraya yazacağım.

Geçersem, uzun bir süre boş olacağım. Eylül ortasına doğru kayıt, sonrasında dersler başlayacak ama yüksek lisans dersleri, yani bildiğim konular ve sevdiğim aktivite başlayacak. Yukarıda da dediğim gibi, yüksek lisans üzerinde İYTE’nin kulüp, teknopark ve insan kaynağından yararlanarak karşılıklı yarara dayalı bir iş geliştirme ve girişimcilik politikası izleyip başta Urla, sonra İzmir nezdinde kariyerimi yükselmeyi hedefliyorum.

Geçemezsem, öncelikle üzüleceğim. Çünkü hazırlığın benim için zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Hazırlık yılında dersler günde 5-6 saati alıyor. Onun dışındaki zamanımı çalıştığım işlerle harcasam, hedeflediğim sosyalleşme ve girişimcilik macerasına geç kalmış olacağım. Ama bir alternatif, belki de bu iyi olabilir, hazırlık yılı ile daha yavaş ama oturan bir çevre edinebilir, işlerimi daha yavaş ama daha oturaklı şekilde ilerletebilirim. Yine de, hazırlık yılının gereksiz ve benim için yorucu olacağını düşünüyorum. Hayatımda her zaman hızlı olmayı, yavaş olmaya tercih etmişimdir. Yavaş olarak tek tercihim 1 senelik Bayındır’da “GAP Year” yapmamdı. O da gerekliydi, çünkü hem maddi hem manevi olarak toparlandım, istediklerime sahip oldum ve piyasaya daha güçlü ve konforlu şekilde geri döndüm. Bu süreç esnasında Amazon gibi sermayesi büyük işlere girebilecek riski de aldım ve cebime koydum. Tecrübe ve deneyim, yani zaman, en büyük dopamin kaynağı bence. Sözün özü, umarım hazırlığı geçerim, ama geçemezsem de üzülmeyeyim ve ona göre aksiyonumu alayım. Hayat böyledir. Yanlış yol yoktur, ağaç dalları vardır, o dallar sizi nereye sürüklerse orada meyve verirsiniz. Üzülmeye değmez hayat. Ne dertler var.

Urla’ya taşınalı 2 hafta olacak. 9 Ağustos’ta ailemle geldik yerleşmeye, ertesi gün onlar döndüler. Ev sahipleri çok samimi, benimle çocukları gibi ilgileniyorlar. Böyle bir ev ve mahalleye geldiğim için şanslıyım. Çevre çok iyi. Evin önünden, yakınındaki Gümüşkoy Sahil, Gülbahçe Sahil gibi halk plajlarından denize girilebiliyor. Manal Koyu gibi harika koylar var ve çok yakın. Gülbahçe köyü içinde birçok kafe var, ben şimdilik sadece Rodones Coffee’ye gittim. Mordoğan ve Karaburun yolunda çok güzel kamp yerleri var. Motoru alıp müzik açıp boş boş dolaşmak, ya da akşamüstüleri deniz kenarında yürüyüşe çıkmak insana çok iyi geliyor. Zaten iş güç, ev işleri (çamaşır, bulaşık vb.) yemek derken gün bitiyor. Arkadaşlarım da saolsunlar geliyorlar, sohbet ediyoruz, zaman geçiyor. Anı yaşamak bu zaten. En büyük zenginliklerin de bunlar olduğunu düşünüyorum.

Ve evet, 24 yıl geride kaldı. 2000’de doğdum, 2001’de Urla’ya taşındık. Çocukluğum ve anılarımın başladığı o yıllar Urla’nın Bademler köyü’ne taşınmamızla başladı. Bademler Köyü ünlü ve gelişmiş bir köy. Türkiye’nin ilk ödüllü filmi Susuz Yaz’ın çekildiği köy. Tiyatrosuyla ünlü. 2001’den 2008’e kadar burada yaşadık. Karakterim ve çocukluğum burada şekillendi. Birçok insan tanıdık, özellikle ailemin çevresi çok büyük. 2008’de Bayındır’a döndük. Bayındır, daha doğrusu Bayındır’ın Yakapınar Köyü benim memleketim. Ama biz Bayındır’da oturuyoruz. 2008’den 2014’e kadar Bayındır’da çevre yaptım, büyüdüm. Burada, Urla’dan çok farklı ama yine de güzel bir kültür var. Şu an herkesle konuşabiliyorsam ve üniversitelerde, topluluklarda “Çevre Nasıl Yapılır” konferansı verebiliyorsam bu sayededir. Çok farklı kültürlerde bulundum çünkü. 

2014’te Ortaklar Fen Lisesi’ni kazandım ve daha 14 yaşındayken Aydın’a yatılı okumaya gittim. Hayatımın dönüm noktası bu oldu. O yaşta yatılı okumak, hocalarını ve arkadaşlarını ailenden çok görmek, hasta olduğunda yanında arkadaşını görmek, birçok farklı hata yapmak, tek başına yaşamak insana büyük olgunluk katıyor. Ortaklar anılarımı buraya döksem sayfalar sürer. En güzel yıllarımdan 4 senesi burada geçti diyebilirim.

2017’de kariyer hedefim yazılım ve girişimcilik nezdinde şekillenince İstanbul’u kafaya koydum ve 2018’de girdiğim üniversite sınavında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği’ni kazandım. İstanbul bana iş hayatımda çok katkı sağladı. Birçok arkadaşım da oldu şüphesiz. Sonra 2021’de Girişimcilik Vakfı’na kabul aldım, 2022’de İspanya’ya Erasmus’a gittim. 2023’te Beşiktaş’ta Yaşar’la eve çıktık. Beşiktaş’ın göbeğindeydik ve evimize sürekli arkadaşlarımız geliyordu. 2023 Temmuz gibi mezun oldum Bayındır’a 1 sene dinlenmek üzere geri döndüm. O esnada ALES ve YDS sınavlarına girdim, ALES’ten 78 aldım, YDS’den 66 aldım. ALES puanım yüksek lisansa girmeme yetti, mülakatı da başarıyla geçtim ve Ağustos 2024’te, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Teknoloji, Tasarım ve İnovasyon Yönetimi Tezli İngilizce Yüksek Lisans Programı’na kabul aldım. İşte benim hayatım özeti budur. Urla, Bayındır, İspanya ve Erasmus sürecinde gezdiğim 16 ülke 35 şehir, İstanbul ve Aydın. 24 seneye, 40 senelik anılar sığdırdım. Bu anıları analiz ederek, derleyerek toparlayarak hayatıma devam ediyorum. Ne kadar yaşarım bilinmez ama şu ana kadarki yaşadıklarım için Allah’ıma şükürler olsun. Hayatıma, kaderime teşekkür ederim. En büyük şansım olan ailem için teşekkür ederim. Kafamın bulanık olduğu şu günlerde klavyede bunları yazmak beni biraz rahatlattı. Yarın sonuçlar açıklanınca hazırlığı “GEÇTİ” yazısını görürsem değmeyin artık keyfime. İnşallah diyelim. Nice yaşlarıma..

23 Ağustos 2024 Güncellemesi: Sınavı geçmişim. Hazırlıktan muafım, direkt olarak programa başlayacağım. Çok şükür bugüne..

Huzurlu Yeni Bir Hayat (Bir Müddet? Göreceğiz)

İçimi döküyorum yazılarından bir tanesi. Yeni bir hayata adım attım. 2023 Haziran’ında son bulan İstanbul maceram, kendini 13 ay süren Bayındır inzivasına bıraktı. 13 ay boyunca Bayındır’da sakin bir hayat sürerken, birçok macerada buldum kendimi. Yakın arkadaşım kafe açtı orada takıldık yardım ettik, yeni insanlarla arkadaşlarla tanıştım, samimi oldum, Bayındır’ı keşfettim, en önemlisi sakin bir hayat yaşadım. Bu, başlarda çok iyi olsa da sonlara doğru epey sıktı. Çünkü her gün aynı şeyleri yapıyordum. Aslında bunun ne kadar kıymetli bir şey olduğunun farkındaydım ama biraz daha fazlasına ihtiyacım vardı, en azından bir müddet daha kaosa girmeliydim. Bu düşünceye zaten 2023 yazında kavuşmuş olmalıyım ki yüksek lisans için gereken sınavlara girdim ve kazandım. Şu anda bu satırları, Ağustos 2024’de yani bu ay tuttuğum Urla’daki deniz kenarı evimin balkonundan yazıyorum. Bu ev muhabbetini çok sık dile getirdim ama bu görgüsüzlük değil, içimdeki heyecan ve mutluluğun kelimelere dökümüdür.

Geleli daha 4 gün oldu ama 4 günde alıştım. Bunun en büyük sebeplerinden biri komşularımdır. Komşularımdan biri zaten ev sahiplerim (aile), ve bana çocukları gibi davranıyorlar. Yemek getiriyorlar, ortamlarına davet ediyorlar, ben de onlara bağlama çalıyorum, muhabbetlerine dahil oluyorum. Bu aile hissiyatı şehirde bulunmayacak bir cinsten.

İkinci husus, burada huzur olması. İşim bittiği zaman çıkıp denize giriyorum, sonra eve gelip duş alıp motorumla etrafı dolaşıyorum, akşamları da yemeğimi hazırlayıp balkonda güzel bir müzik dinleyerek ya da bir şeyler izleyerek denize karşı yiyorum. Bu huzur paha biçilemez.

Bir yandan hayallerimi gerçekleştirmenin mutluluğu var. Aylardır, hatta belki bir seneyi aşkın Urla diye tutturuyorum. Urla diye inat etmemin sebebi, çocukluğumun burada geçmesi. İstanbul ve İspanya’daki tecrübelerimi buraya aktarmak istiyorum. Şansıma, İstanbul’daki çoğu tanıdıklarımın buralara taşınması, Urla ve İYTE’nin teknoloji üssü olma yolunda hızla ilerlemesi de bu amacıma hizmet ediyor.

Velhasıl kelam, şimdilik burada mutluyum. Allah sağlık verirse en az 1 sene buradayım. Sonrası ne olur bilmiyorum, tez dönemi Bayındır’a döner miyim, Erasmus’a gider miyim, bakacağız. Şimdi okulun açılmasını bekliyorum. Tabii arada bir de İngilizce muafiyet sınavım var, çünkü YDS’den 66 aldım ve sınır 70 idi. Bir yandan ona çalışırken bir yandan pek tabii bildiğiniz yazılım / dijital pazarlama işlerime devam ediyorum.

Bakıp göreceğiz. Şimdilik, mutlu ve huzurluyum. Çok şükür.

Ek: Bu satırları yazmadan önce, İstanbul Kanyon AVM’den aradılar. Doğum günümü erken kutlamak istediklerini ve bir kafeden şahsıma özel bir tatlı ayırdıklarını söylediler. Duygulandım. Hayattaki en büyük yatırımın insan yatırımı olduğunun bir kez daha farkına vardım.

Motosiklet Ekipman Seçimi: Güvenli ve Konforlu Sürüş İçin İpuçları

Motosiklet sürüşü, özgürlük hissi ve heyecan dolu anlar sunarken, güvenlik ve konforu en üst düzeye çıkarmak için doğru motosiklet ekipman seçimi oldukça önemlidir. İşte motosiklet sürüşünde dikkate almanız gereken ekipmanlar ve ipuçları:

1. Kask ve Branda Kullanımı

Kask, motosiklet sürüşünde en önemli güvenlik ekipmanıdır. Brandayı kafaya geçirip kaskı takmak, baş ve boyun bölgesini soğuktan koruyarak sürüş konforunu artırır. Ayrıca, branda kullanımı rüzgarın etkisini azaltarak, kaskın daha rahat oturmasını sağlar.

2. Katmanlı Giysi Seçimi

Kış aylarında motosiklet sürüşü yaparken, katmanlı giysiler tercih etmek ısınmanıza yardımcı olur. Boyunluk, termal içlik ve yağmurluk gibi katmanlar, soğuk havalarda vücut sıcaklığını korumanıza yardımcı olur. Katman katman giysi kullanımı, farklı hava koşullarına kolayca uyum sağlamanızı sağlar.

3. Ayarlanabilir Mont

Mont seçerken ayarlanabilir modelleri tercih etmek önemlidir. Ayarlanabilir montlar, vücudunuza daha iyi oturarak, sürüş sırasında daha rahat hareket etmenizi sağlar. Ayrıca, montun içinde hava dolaşımını kontrol ederek, sıcaklık dengesini korur.

4. Reflektörlü Mont

Güvenlik açısından, montunuzun reflektörlü olması büyük önem taşır. Yeni yürürlüğe giren yasal düzenlemelere göre, reflektörlü montlar zorunlu hale gelmiştir. Reflektörler, gece sürüşlerinde ve düşük görüş koşullarında diğer sürücülerin sizi fark etmesini sağlar, bu da kaza riskini azaltır.

5. Eldiven Kullanımı

Eldivenler, hem ellerinizi soğuktan korur hem de düşme durumunda ellerinizin zarar görmesini önler. Eldiven takarken, bileklik kısmını montun üstüne giymek, rüzgarın içeri girmesini engelleyerek, ellerinizin sıcak kalmasına yardımcı olur.

6. İleriki Zamanlarda Yağmurluk Kullanımı

Yağmurluk, ani hava değişimlerinde kurtarıcı bir ekipmandır. İlerleyen zamanlarda, kaliteli bir yağmurluk edinmek, yağmurlu havalarda sürüş konforunuzu artırır ve ıslanmaktan korunmanıza yardımcı olur.

Sonuç olarak, doğru ekipman seçimi, motosiklet sürüşünde hem güvenliğinizi sağlar hem de sürüş konforunu artırır. Bu ipuçlarına dikkat ederek, her mevsim güvenli ve keyifli sürüşler yapabilirsiniz.

2023 Analizi, 2024 Hedefleri – Dönüm Noktaları, Toparlanma ve Yeni Bir Yol

Adettendir, 2018’den beri her yıl sonunda bu yazıyı yazarım, eski yazılara göz gezdirmek isteyenler aşağıdaki bağlantılardan okuyabilirler. 2018’den bu yana hepsini okuyunca hayatım bir roman gibi oluyor, yağ gibi akıyor:)

Bir yılı daha atlattık. 

Deprem, savaşlar, ekonomik krizin belirginleşmesi gibi durumlar artık iyice kapımızı çaldıkça, bu 23 yaşımda ben yeni yıl kutlamaktan soğudum. Bu yılbaşını uyuyarak geçirmek istiyorum açıkçası. Umut var mı? Her zaman var. Hiçbir zaman umudumu kaybetmeyeceğim bazı şeyler için. Ama artık kutlama, mutlu olma gibi kavramlar uzak olmaya başladı. Bu da beni daha güçsüzleştirmekten ziyade daha da hırslı yaptı. 

2023 yılı, benim hayatımda değişikliklerin yaşandığı bir yıl oldu. Kendi hayatım özelinde hayatımın en büyük dönüm noktasını Haziran ayında üniversiteden mezun olarak yaşadım. 8 sene ilköğretim, 4 sene lise, 1 sene anaokulunu da sayarsak 13 sene, üstüne hazırlıkla beraber 5 sene de üniversiteyi eklersek 18 yıllık öğrencilik hayatımın sonuna geldim. Aslında yüksek lisansa devam edeceğim, yazının ileriki bölümlerinde ALES ve YDS puanlarımın iyi geldiğinden ve YL düşündüğümden bahsedeceğim ama onu ayrı tutuyorum çünkü yüksek lisans yaparken hayata atılmış bir birey olacağım ve yüksek lisans benim tercihim. Ama zorunlu olarak bellediğimiz ilk – orta – lise – üniversite dörtlemesini bitirmek, benim için değişik bir duygu oldu. İşbuki Haziran ayından Ağustos ayına kadar kendime gelemedim, çünkü hali hazırda işim olmasına rağmen sadece para kazanmak beni motive etmiyordu ve yeni maceralara yelken açmalıydım. Anlatacağım.

İkinci büyük değişiklik, Girişimcilik Vakfı’ndan da Haziran ayında mezun oldum. Her ne kadar ilk vakıf yıllarımda Erasmus’ta olduğumdan dolayı pek etkin olamasam da ikinci yılında gerek düzenlediğimiz etkinlikler (Mayıs 2023 İzmirUp gibi), gerek Ocak 2023 İsrail gezimiz, gerek vakıf arkadaşlarımızla sık buluşmalarımızla çok büyük bağ kurmuştum burasıyla. Haziran’da mezun olup bir anda İstanbul’dan İzmir’e taşınınca yine bir değişik hissettim tabii.

Bunlar bu senenin hayatıma etki ettiği dönüm noktalarıydı. İsrail Gezisi, yeni kariyer rotam, İzmir etkinlikleri, İstanbul’dan taşınmam gibi hayatım boyunca almadığım karar sayısı kadar karar aldım bu yıl. Hepsinin kronolojik sırayla üstünden geçeceğim ve bu yazı ile 2024 hedeflerimi şekillendireceğim.

Öyleyse, başlayalım efenim.

2023 yılına arkadaşlarım ile birlikte Beşiktaş’ta oturduğumuz evde girdik. Çok eğlenceli ve aynı zamanda dertleşmeli bir yılbaşı geçirmiştik.

Ocak ayında hem heyecanlı, hem de yavaş yavaş bir dizinin finaline geliyormuş hissindeydim. Heyecanım, ay sonunda yapacağımız İsrail gezisinden dolayıydı. Diğer hissim ise okulun bitişi yönündeydi. Genel olarak evde FİFA oynuyorduk, arkadaşlarla, vakıf çevresiyle buluşuyorduk. Son öğrencilik zamanlarımı yaşamak istercesine. Ocak ayında yazdığım blog yazılarını aşağıya ekliyorum:

Şubat ayına geldiğimizde İsrail’deydim. Girişimcilik Vakfı ile İsrail’e gitmiştik. Burada tekrar tekrar yazmaya gerek yok, zira İsrail gezimiz ile ilgili hem blog yazmıştım hem de vlog çekmiştim ve Youtube kanalımda paylaşmıştım. Aşağıda blog yazısını ve vlog videosunu görebilirsiniz:

İsrail dönüşü rutine geri dönmüştük. Ta ki o kötü haberi duyana kadar. Kahramanmaraş Depremleri, güneydoğuyu sarsan o deprem yaşanmıştı. Devletin yetersiz kaldığı, millet olarak geceleri uyumadan yardımlara koşturduğumuz, arkadaşlarımızın ailelerini kaybettiği haberlerini duyduğumuz hayatımızı resmen kapkara yapan günlerdi. Şubat ayı, yas ayıydı. Şubat ayında yazdığım yazılara aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Mart ayı rutinler devam ediyordu. Staja gidiyor, sınavlarıma hazırlanıyor, işlerim tüm yoğunluğu ile devam ediyordu. Bir yandan da arkadaşlarımla takılmaca devam ediyordu. 10 Mart günü Fenerbahçe – Barcelona’nın basket maçına gitmiştim, 20 Mart günü Trifles Games ofisine gitmiştik. 22 Mart’ta Apple Developer hesabı satın almıştım. 30 Mart günü Girişimcilik Vakfı’nın Fellow Günü vardı. Bunun hakkında da yazmıştım, aşağıdaki bloglardan okuyabilirsiniz. Hızlı geçiyorum, daha çok öğrenci evimizde arkadaş ortamlarıyla geçen aylar yaşıyordum. Etkinliklere, kariyer gelişimine daha az odaklıydım, asıl odağım öğrencilik yıllarımın son aylarını daha öğrenci yaşamaktı.

Nisan ayı halısahalarla, stajlarla, iş güç ile, rakı masalarında geçiyordu. Bahar gelmişti. Havalar ısınıyordu. Nisan sonu ise, Girişimcilik Vakfı’nın memleketimde, İzmir’de gerçekleştirdiği, organizasyon düzenleyici ekipte benimde olduğum o harika etkinliği yapıyorduk. Arkadaşlarım, ben de köy evimizde kalmıştı. Gecesi ayrı gündüzü ayrı, mükemmel bir etkinlik yapmıştık.

Mayıs ayı da vakfın etkinlikleri (Koç Okulları’nda mentörlük de yapmıştık) ile geçiyordu. Mayısın sonlarında ise lisans derslerimizin sonlarındaydık. Sınıf arkadaşlarımla daha çok zaman geçiriyor, hocalarımızla vedalaşıyorduk. Bir yandan da Red Dead Redeption 2 gibi hikayesi duygusal bir oyunu bitirmem de Mayıs ayımı iyice duygusal yapmıştı. Bir seçim trajedimiz var ama ondan bahsetmeye gerek yok sanırım:) Aşağıda Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yazdığım blog yazılarını kronolojik sırayla ekledim.

Haziran ayı veda ayı. Sınıf arkadaşlarımla İstanbul Boğazı’nda düzenlediğimiz tekne balosundan rakılı veda masalarımıza kadar, Girişimcilik Vakfı mezuniyetinden arkadaşlarımızla vedalaşlarımıza kadar Haziran ayı benim için çok duygusaldı. 25 Haziran’da ev arkadaşım Yaşar ile birlikte İstanbul’daki evimizi kapattık ve İzmir’e kesin dönüş yaptık.

Temmuz başında ailemle İstanbul’a geldik mezuniyet için. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünden kepimi fırlatarak mezun olmuştum. Vakıf ile bağımız kopmamıştı, Temmuz sonunda İzmir’de vakıftan arkadaşlarımla denize gitmiştim.

7 Ağustos gibi Vakıf’tan yakın arkadaşım Nil ile birlikte bir düet yapmıştık.

Yazın İzmir’e dönünce, aile evinde olduğumdan dolayı iş dışında kalan zamanım artmıştı. Bu yüzden hobilerime ve kişisel gelişime daha fazla zaman ayırdım. 2021’de alıp Erasmus dolayısı ile yarım bıraktığım saz kursuna aynı hocam Aysun hoca ile tekrar başladım. 60-65 türkülük bir repertuara sahip oldum ve ritimli, semahlı birçok profesyonel türküyü öğrendim. Onun dışında, Ağustos ayında 112.8 kilo iken diyetisyen arkadaşım Ceren eşliğinde diyete başladım. Şu anda bu yazıyı yazarken (25 Aralık 2023) 99.5 kiloyum. Aynı zamanda son 1 aydır, eve aldığım eliptik bisiklet ile spor ve diyet ikilisi artı magnezyum ve vitamin d desteği ile harika bir yaşam tarzına sahip oldum.

Devam edelim. Üniversite bitince yazdığım bir yazı vardı. Bu yazı, tüm üniversite sürecimi özetleyen bir yazı, aşağıya ekliyorum. Doğum günümde yazmıştım.

Ağustos’tan devam etmeden önce Temmuz ve Ağustos’tan bahsetmek istiyorum. Bu iki ay çok büyük bir depresyonun içine düştüm. Halihazırda bir işimin olmasına rağmen, artık ne yapacağım konusunda fikrimin olmaması, artık kendi hayatımı kurmam gerektiğini farketmem gibi birçok olgu kafamda dolaşıp duruyordu. Hedefsizlik ve belirsizlik benim en büyük düşmanım. Bu da bana çok zarar vermişti. Toparlanmam Eylül sonunu bulmuştu.

Devam edelim. 8 Ağustos’ta App Store’da ilk oyunumu yayınlamıştım, 22 Ağustos’ta Bekir Doğmenç daveti ile İnternetten Para Kazanmak ile alakalı Podcast yayınında konuşmuştum.

Biraz değişik sırayla gittim ama yazı bitirebiliriz. Yaz genel olarak rutin ilerlemişti. Hem full-time çalıştığım şirket için, hem kendi şirketim için çalışıyor, bir yandan kitaplar okuyor, filmler izliyor, oyunlar oynayıp başarım geliştiriyordum. Sürekli olarak oyun geliştiriyor, blog yazıları yazıyordum. Haftasonları ise köye dedeme yardıma gidiyor, kardeşimi şehirlere (İzmir, Aydın vb.) gezmeye götürüyordum. Bir yandan da kafamdaki hedefsizliği ve belirsizliği silmeye çalışıyordum.

Bu arada her hedef – analiz yazımda belirtirim. Buraya yazdıklarımdan çok daha fazla şey yaşadım fakat kimini kayıt altına almadığım için, kimini önemsemediğim için, kimini unuttuğum için, kimini de özel olduğu ve ben de saklı kalmasını istediğim için paylaşmıyorum. O yüzden hayatımın işten veya belirli olaylar çerçevesinden ibaret sanılmasını elbette ki istemem.

Aşağıda, Haziran’dan Ekim ayına kadar olan blog yazılarımı görebilirsiniz.

Ekim ayına geldiğimde kararımı vermiştim. Öncelikli hedefim, dijital mecralarda yapmak isteyip yapamadıklarımı (2024 hedeflerinde belirttiğim) yapacak, belirli bir iş akışı ve pasif gelir akışı oluşturacaktım. Bu bana uzun vadede bileşik getirinin de etkisiyle güç sağlayacak, aynı zamanda olası iş değiştirme durumlarında arkaplanımın yani portfolyomun güçlü durmasını sağlayacaktı. Özetle dijitalde daha fazla var olacaktım. Ait olduğum yerde çalışmalarımı artıracaktım. Bu ilk hedefimdi.

İkinci hedefim ise, son dakika başvurduğum YDS ve ALES sınavlarına girmekti. YDS sınavı Ekim ayının sonunda, ALES sınavı ise Kasım ayının sonunda idi. Bu iki sınavdan iyi puan aldığım takdirde kenarda tutabilecek, 2024 Eylül’üne kadar elde ettiğim maddi manevi birikim ile yüksek lisansa gidecektim ve 2 sene boyunca dijital yetkinliğim ve akademik arkaplanımı birleştirerek işlerimi büyütecektim. Daha uzun vadeli plan ise, yüksek lisansı başarı ile bitirmem halinde dijital arkaplanımı da kullanarak doktoramı yurtdışına taşımak ve işlerimi küresele taşımaktı. Fakat bunun için detaylı plan yapmadım zira 2025 sonrasını şimdilik düşünmek istemiyorum. Çünkü 2025 sonrasına kadar belki de milyoner olacağım dijital içeriklerimle, kim bilir:)

Hedefimi belirlemiş, çalışmalarıma başlamıştım. Bir yandan full-time işim devam ediyor, bir yandan içerik üretiyor, bir yandan sınavlara çalışıyordum. Sınavlara nasıl çalıştığımın yazılarını yazdım, aşağıda paylaşacağım yazılarda görebilirsiniz. YDS’den 66, ALES’ten 81 aldım. Bu puanlar, istediğim yerlere girmek için bana yetiyor.

2023’ü bitirirken biri kapanış, biri ise başlangıç iki gelişme oldu. İlki Girişimcilik Vakfı Galası idi. Bu Gala ile ilgili yazım ve videom var, aşağıdaki blog yazılarından okuyabilirsiniz.

Diğeri ise, Erasmus ve İstanbul’da edindiğim tüm tecrübeleri İzmir’de uygulamak için beni İzmir ile birleştirecek, İzmir’de çevre yapmamı sağlayacak ve katkı sağlayabileceğim bir topluluk arayışındaydım. Bu topluluğu buldum ve İzmir Gençlik Meclisi’ne katıldım. Burası hakkında pek bir şey söylemem daha mümkün değil çünkü çok yeniyim, ama İzmir tarafında yapacaklarımız için heyecanlıyım. 2024 Analizi yazımı -eğer yaşarsam- yazdığımda daha detaylı bahsederim, zaten ara ara da güncellemeler paylaşmış olurum.

Ekim’den şimdiye kadar ki tüm blog yazılarımı aşağıya ekliyorum:

Adettendir, Youtube ve Instagram’a sürekli olarak paylaştığım saz videolarımdan bir tanesini bırakıyorum,

Evet..

2023 yılı bitti. Oyun oynayanlar bilir ne demek istediğimi, bu yıl benim için bir “checkpoint”ti. Bir “milestone”. Bir dönüm noktası. Ali Candan’ın 45. bölümde tamamen Polat Alemdar’a dönüşmesi gibi. Hayatımda, her ne kadar okurken çalışsam da sonuç olarak salt öğrencilik yıllarımın bitip yetişkinlik ve hayat kurma tarafına geçmiş hissettiğim bir yıl oldu. O yüzden Haziran ayına kadar elimdekilere daha fazla değer verip tadını çıkarmaya, daha çok öğrenci hayatı, öğrenci evi hayatı ve gezmeli bir hayat yaşamaya çalıştım. Haziran’dan sonra 2 aylık bir buhrandan sonra hedefimi belirledim, toparlandım, ürünlerimi çıkarttım, gerekli sınavlara girdim ve başarılı sonuçlar aldım. 2023, benim için iyi bir yıldı. Toparlama yılıydı. Şimdi ise birçok deneyim, yetkinlik ve bilgim ile önümde yeni bir sayfa açılıyor.

2024 Hedefleri

2024, içinde eksik kaldığım veya kaldığımı düşündüğüm ne varsa tamamlama yılı olacak. Ayrıca yeni hayatıma hazırlık yılı olacak. Çünkü şöyle bir şey var, Aralık ayı’nda açıklanan YDS ve ALES sınavlarımı vaktinde kullansaydım ben Şubat ayında direkt yüksek lisansa başlayabiliyordum. Ama ben bunu istemedim. Çünkü alelacele yüksek lisans yapmak yerine, Eylül 2024’e kadar tam odaklı çalışıp elimdekileri geliştirirsem, hem maddi anlamda hem de bilgi birikimi olarak çok üst düzey noktada olabilirim. Böylelikle yeni hayatıma geçişim daha konforlu olur ve bu iyi psikoloji ile hayallerime yaklaşmak daha rahat olur düşüncesindeyim.

Geçen sene, bu sene için ne yapacağımı bilmiyordum. Biraz dinlenme yılı ilan etmiştim. Kısmen öyle oldu, Haziran sonrası ise tüketme yılı oldu yani olabildiğince içerik ve bilgi tükettim.

Yeni yıldan ise beklentim oldukça büyük:

  • Çalıştığım şirkette ve bağımsız projelerimde verimimi artırmak amacıyla veri bilimi ve e-ticaret konularında konuşabilecek ve proje üretebilecek bilgiye sahip olmak, bazı işlerimi otomatize etmek.
  • google play ve app store’da en az 10 oyuna sahip olmak
  • blogumdaki içerik sayısını 1000’e çıkarmak, diğer blog sitelerimdeki içeriklerin sayısını 500’er yapmak ve Adsense gelirlerimi artırmak
  • Udemy’deki WordPress ve SEO kurslarımı güncellemek ve yeni Unity kursu paylaşmak. Şu anki 4000 öğrenci sayımı 10.000’e çıkarmak.
  • Kitaplığımdaki kitapları bitirmek ve elde ettiğim bilgi ve deneyimleri blogumda paylaşmak (yaklaşık 50 kitap)
  • İzlemediğim popüler dizi ve filmleri izlemek (Star Wars, Prison Break gibi) ve bloguma not almak
  • ALES ve YDS’deki geçer notlarımı (ALES 80, YDS 66) kullanarak 2024 Sonbaharında başlamak üzere alanlarımdan biri ile alakalı, kışın karar vereceğim bir bölümle, yüksek lisansa başlamak ve alanımda akademik olarak uzmanlaşmak
  • Yatırım portföyümü bileşik getirinin de etkisiyle dolar bazında 10 katı ve üzerine çıkarmak
  • Diyetisten eşliğinde Ağustos 2023’de 112 kilo olarak başlayıp Ocak 2024’e 99 kilo olarak girdiğimi söylemiştim. 2024’te bu kilonun üstüne çok çıkmak istemiyorum.
  • Saz kursuna devam ettiğimi söylemiştim. Şu anda ritimleri çalabiliyor, semahları ve zeybekleri söyleyebiliyorum. 2024’te “Çeke Çeke” gibi zor parçaları da çalabilmek istiyorum.

Onun dışında şu anki sosyalliğimden, iş planımdan memnunum. Hayatıma gelecek ekstra yeniliklere de açığım.

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım 2024, hepimize önce sağlık, sonra huzur, sonra mutluluk ve tabii ki bol kazanç getirir.

Sağlıcakla kalın!